Yarattığımız kahramanlara tapıyoruz

The Walking Dead’in ikinci bölümü geçen pazartesi izlediğimiz kanlı sezon açılışı bölümünden sonra bir nefes alma bölümü olarak karşımıza geldi diyebiliriz. Negan’ın kanlı ve kargaşa içeren adaleti sonunda karşılaştığımız Abraham ve Glenn’in dehşet verici ölümlerinden huzur ve barış dolu bir ortama geçiş yaptık. Sokaklarda parçalanmış kemikler ve beyin parçaları yoktu. Aksine Krallık denilen yere geldik ve yeni bir kralla tanıştık. Belki de serinin ilk “iyi” liderini gördük diyebiliriz.

Krallık görece daha güvenli, zengin ve kucaklayıcı bir ortam sundu. Alexandria’dan farklı olarak Krallık’ın bazı sakinleri eğitilmiş savaşçılardan oluşuyor. Zırhları ile atların üzerinde geziniyorlar ve kendi dövüşlerini kendileri yapabiliyorlar. Krallık’ın duvarları içerisinde canlı hayvan yetiştirme, üretme, eğitim gibi pek çok şey yapılmakta. Pek çok açıdan Krallık’ı iyi bir yönetimle Alexandria’nın olabileceği, dönüşebileceği bir yer olarak yorumlayabiliriz.

Bir huzur ortamı gördük ancak bunun bir bedeli de var. Ezekiel de the Saviors’a ödeme yapıyor. Morgan, Ezekiel ve adamlarına Negan’ın adamları ile yaptıkları toplantıda eşlik ediyor. Ezekiel, Krallık için Negan’a kesilmiş domuzlar vermek zorunda. Bu zorunluluğun tadını çıkarmak için de domuzları Zombilerin leşleri ile besliyorlar.

  Kedidir kedi ^.^

Ezekiel’in bu zamana kadar rastladığımız liderlerden farklı olduğunu düşünüyorum. Alexandria lideri Deanna’nın aksine, Ezekiel güvenlik ve refahı dengelemenin yolunu biliyor. Bir yandan halkını eğitilmiş savaşçılarla korurken, bir yandan da tehlikeyi uzakta tutarak halkını mutlu tutmanın yollarını buluyor.

Vali’nin aksine, Ezekiel diğer insanlar üzerinde iktidarını kurmuyor ve onları kontrol etmiyor. Bunun yerine insanların takip etmek isteyeceği bir lider olmaya çalışıyor. Ezekiel lider olmayı daha çok katlanılacak bir yük gibi görüyor. Diğer insanların üstünden güç kazanmak ve diğer insanlara baskı yapmak için kullanmıyor liderliği.

Negan’ın aksine zalim değil.

Bölümde ise iki olaya takıldım.

 Acıların kadını.

Birincisi, Carol! Carol sen nasıl böyle bir kadın oldun? İlk sezonlarda Carol’ın gelişimi beni o kadar heyecanlandırmıştı ki. Kocasından dayak yiyen sinik bir kadından, kendi gücünün farkına varmış bir kadına dönüştü. Boyun eğmedi, zorluklarla mücadele etti. Ancak son iki sezondur takındığı tutuma bir anlam veremiyorum. Tükenmişlik sendromu yaşıyor diye düşünüyorum. Hatta bu bölümün sonunda Ezekiel ve Carol’ı yan yana görünce mutlu mesut, bir yastıkta kocasınlar işte diye geçti aklımdan.

Diğer olay ise Ezekiel’in sıradan bir insandan kahramana evrilme hikayesi. Değişmez bir insan doğasının varlığına inanmıyorum. Ancak tarihsel olarak süre gelen şeyler var. O da topluluklar “kahraman”a ihtiyaç duyarlar. Bunun aktarımı Yunan mitolojisinde Tanrılar- Tanrıçalar olarak yansır, çizgi romanlarda süper güçleri olan insanlara dönüşür, günlük hayatımızda ise bir kaplana hükmedebilen insan olarak korku dolu dünyada insanları koruyacağına inanılan Ezekiel olur.

Başka bir deyişle, hayatımızda kahramanlar yaratıyor ve bir süre sonra onlara tapmaya başlıyabiliyoruz. Bu nedenle Ezekiel diğer liderler gibi ekstra bir şey yapmak zorunda kalmadı. Baskı ve zulüm kullanmadı. Hayatında bir zaman bir cana dokunmanın sonucu kaplanla aralarında kurulan bağ O'nu bu gün hayatta kalanların daha çok can yaktığı zombi dünyasında krala çevirdi. Tüm dünyanın bir tiyatro sahnesi olduğuna inanırım. En samimi, en önemsiz, en kısa süreli ilişkilerimizde ve hatta kendimizle olan ilişkimizde bile performans(lar) sergileriz. Ezekiel'in yaptığı da bu. Aslında o hala bir hayvanat bahçesi görevlisi ama bir kral performansı sergiliyor. Ve insanlar O'nu gönüllü takip etmeyi seçiyor. Bu performansın bir bedeli var. Hayattaki tüm performansların bir bedeli olduğu gibi. Bakımını üstlendiği canlar ve sorumlulukları arttı. 

Peki bölümdeki nar vurgusu ne idi? Yunan mitolojisinde "ölülerin meyvası" olarak biliniyor. Yunan mitolojisinde Persephone, ölülere hükmeden yeraltı tanrısı Hades tarafından kaçırılmıştır. Hades'in sunduğu nardan yiyen Persephone "Ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin yeryüzüne çıkma hakları bulunmamaktadır." kuralından dolayı bir daha yeryüzüne çıkamamıştır. Hades'in eşi ve ölüler ülkesinin tanrıçası olmuştur fakat doğan hiçbir çocuğu Hades'ten değildir. Annesi Demeter'in ısrarları sonucunda, kış dönemi hariç kalan kısmını yeryüzünde geçirmeye hak kazanmıştır. Mevsimler böyle oluşmuştur. Bu anlamda, Rick ve arkadaşları ölüler ülkesinde (Negan'ın hakimiyeti), kapana kısıldılar aslında. Her yanlarında ölüler ve ölüm var. Ancak, mevsimlerin değişmesi gibi The Walking Dead topraklarında bir değişim yaşanacağının habercisi sayabiliriz, nar vurgusunu. Bu karanlık kış sona erecek ve yeryüzüne çıkabilecekler.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER