Yarım kalanlar, yaşanamayanlar... Geçmiş; henüz geçmemiş...
''Feryal Hanım gelmedi mi?'' 
Pek sevgili okuyucu, kafam o kadar dağınık ki eğer yazı da kafam gibiyse şimdiden dağınıklık için özür dilerim.

Bölümle ilgili genel yorumum muhteşem olduğu yönünde. Tek sıkıntı şu ki benim geçiş bölümü olarak adlandıracağım bir kategoride. Bu sebeple uzun uzun sentezler yapamamakla birlikte aklıma takılan birkaç sahneyi yazacağım. Bu hafta da böyle olsun madem.

Ömer'in Defne ve Pamir'i arabayla giderken görmesi üzerine böyle bir tepki vereceğini tahmin eden var mıydı bunu çok merak ediyorum. Çünkü ben şokların şoklarını yaşadım. Yol kesip kızı arabadan indirmeye çalışmak... Bu hem kaba hem de bir yandan beni mutlu eden bir hadise oldu. Neden kaba? Çünkü ne demek yol kesmek, kızı zorlamak? Sen hangi dağda yetiştin Ömer! Ama bir yandan da hey gidi Buz Dağı Ömer İplikçi, sen ve yol kesmeler... Demek aşk insana neler yaptırıyor. Defne'ye Albertine diye seslenilmesini bile kabullenmeyen en ilkel Ömer'ler ne yazık ki candır. Çünkü içten içe hepimizin hoşuna gider böyle şeyler. Bir yandan da şuna karşıyım. ''Tango Ömer ve Defne'ye ait bir şey, papatya bizimkilerin olayı, yok koklamasın, yok yaklaşmasın!'' gibi yorumlar okudum sosyal medyada. Bizimkilerin olayı papatya ve ya tango ve yahut koklamaktan ziyade tam olarak ''Albertine Kayıp''. Defne'yle tango çalışması yapabilirsin Pamir ama ona Albertine diye seslenemezsin işte. Defne Ömer'in! Ömer'in Defne'si... Ve geçmiş, henüz geçmemiş. Bunu sen de ben de gayet iyi biliyoruz. Bizi yeme! ^^

Defne'nin Ömer'in gitmesini isterken kırk beş saniye önce onun tişörtünün olduğu kutuyu lojistiğin en ücra köşelerine saklama çabaları, aşkını kalbinin en ücra köşelerinde tutma çabalarının yansıması değil de neydi? Sadece iyi iş arkadaşı olmak? Buna gerçekten inanıyor muydu Defne bilmiyorum ama boş laftan öteye değildi onu biliyorum. Her şey bitmiş olsa bile seni nikahtan sonra bırakan, hepsini geçtim, bu kadar dolu dizgin sevdiğin bir insanla sadece iş arkadaşı olamazsın bence. Yani ben mümkün görmüyorum. Defne'nin de bunu söylerken çok ciddi olduğunu sanmıyorum. Zaten Küçük İso ile dertleşirken öğrendik. Defne'nin duvarlarının yıkılmasına az kalmış. Ben diyeyim üç bölüm, siz deyin beş. Zaten Defne her zaman Ömer'e kıyasla daha duygularıyla hareket eden bir karakter oldu ve o Defne her zaman oralarda bir yerde. Ömer bu kadar tatlı ve derin (ayh!) bakıyorken duvarlarını sağlam tutması imkansız geliyor bana. Aralarındaki engel Ömer değil Defne'nin korkuları aslında. Yara almaktan korkan kalbi... Geçen sezon yaralanmaktan korkan Ömer gibi... Bu iki aşık aslında birbirine o kadar benziyor ki sürekli yansımalar izliyoruz. O kadar anahtar-kilit gibi tamamlıyorlar ki birbirlerini biz de izlerken tam oluyoruz. Ama işte yarım kalanlar ve yaşanamayanlar var. Sabırla bekliyoruz yaşanmalarını.

Pamir'in olayları öğrendikten sonra çekilmeyeceği belliydi. Ama bu demek değil ki Pamir Defne'ye kör kütük aşık oldu. Hatta hiç olmadı. Şuan eğlendiği için böyle davranıyor. Ve karakterde muazzam bir dönüşüm olmadığı sürece Defne ve Ömer arasında gerçek bir sorun teşkil edeceğini de düşünmüyorum. Aslına bakarsanız Defne ve Ömer arasında kendileri ve kendi karakterlerinin sorunları hariç hiçbir şey sorun teşkil edemez de eh, izleyiciyi dinamik tutmak lazım sonuçta... ^^ Bu sebeple ben Pamir'in sahnelerinden keyif almaya bakıyorum. Henüz sinir bozan bir tarafını görmedim. Bakınız, dikkat edildiyse eğer Pamir sıkıntıya gelemeyen bir karakter olarak lanse ediliyor. O kadar ki Korişimiz gidiyordu klimanın soğuğundan. Defne ve Ömer'in alev alev aşkı İngiltere soğuğuna alışan Pamiriko'ya fazla gelir. Dayanamaz, gider bence. Rahat olun. Yine de Ömer'in fikri mi, Pamir'inki mi sahnesine bayıldım. Defne'nin gaza gelip Pamir'i seçmesi ve Pamir'in ters köşesine de yüz puanı verdim. Teşekkürler Meriç Acemi! Çok keyif alarak izledim.^^

Dondurma kutusundan 'hakkaten' dondurma çıkınca ben

Ömer'in mağazada ıslıkla Defne'yi çağırışı ve takındığı tavra diyecek sözüm yok. Barış Arduç'a da diyecek sözüm yok. Şurada fangirl fangirl takılayım, kimse de bana ses etmesin o zaman. (Anaam o ne tatlı el sallamaydı, o nasıl gülmekti. Ya Rabbi o neydi öyle!) Tamam, bitti. Sahnenin devamı da çok güzeldi. Eski bölümlerin oldukça yansımasıydı. Ve çok mutlu etti. Karakterlerin çok yol aldığını görüp aynı zamanda hala eskileri barındırdıklarını fark etmek şey gibi... Evladının gözünün önünde büyümesi gibi. Tamam, azıcık abartmış olabilirim ama nostaljiye kaçtıklarında ben çok duygulanıyorum. Huyum kurusun.

Seda karakterine baştan beri ısınamamıştım ama bu bölüm beni aldı. Tamam dedim. Oldu bu iş. Seda biraz sorunlu bir karakter. Kızını okula göndermeyişindeki sebebe Sinan'ın yaptığı nokta atışına kurban. Sinan zaten dizinin en joker karakteri bence. Ne yapsa sempatik, ne yapsa tamam dediğimiz bir karakter. Daha önce de söylemiştim, şeytan tüyü var adamda. Sevmeden duramıyorsun. Sinan-Seda ilişkisini merakla bekliyorum. Yasemin'den oldukça farklı bir karakter Seda Berensel(Soyadı hala Berensel mi bilmiyorum ama...). Buradan senariste sesleniyorum. Sinan da artık mutlu olmasın mı be! Yazık be adama. Kimi sevse olmadı. Acı şu çocuğa.^^

Bir acıların çocuğu da İso. Ayşegül evli çıktı Rıza Baba. Hem de dünyanın eeen itici adamıyla. Adam pisliğin teki Rıza Baba. Alın bence bunu. Yazıktır İso'ma da be. Ne çekti be. Yapmayın böyle, üzüyorsunuz beni. Bu ikisinin yüzü hiç gülmeyecek mi? (Acılı aşk şarkıları enter)

Bölüm finale yürürken ben aradığımı bulamadım. Özette Defne'nin yapacağı şeyi öyle büyük almışım ki sadece Ömer'in evine gitmiş olması beni kesmedi. Ama tabii bu benim büyütmemle alakalı olabilir. Bana Defne'nin Ömer'in evine gitmiş olması bu kadar büyük bir olay olmalı gibi de gelmedi. Ayrıca o kız eve nasıl girdi ya? Ben korkarım eve birileri öyle dalsa. Dalan Defne ama artık asistan da değil neden yani? Kapıyı çalıp da gelse daha iyi olmaz mıydı? Egzantirikliği mi kaçardı? Defne evlere böyle girmeyi nereden öğrendi?

Azıcık Necmi ve Nöro'dan da bahsedeyim ve bitireyim. Necmi'nin duruşunu tebrik ettim, Neriman bu bölüm sonunda nihai kararımı verdim ve senden nefret ettim.

Bu haftalık benden bu kadar. Evinizi aniden basan olursa Defne gibisi olsun inşallah!

Haftaya görüşmek üzere...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER