Kısa kısa...

● Ömer’in evindeki kahve makinasının yediği tokatlara daha fazla dayanamayarak dün sabah saat 10 sularında ortadan kaybolduğu bildirildi. Görenlerin Ömer İplikçi’ye haber vermesi değil de, Allah rızası için birinin şu adam için Nespresso’u araması rica olunur. Sabah sabah sadece oda sıcaklığında su içsem ben Ömer’den beter olurum. Haklı yahu! (O makineyi Defne çalıştıracak teorim sürüyor.) 

● Buna karşılık öte yanda çayına sütü bıraksak damlalıkla ekleyecek obsesiflikteki Pamir gümbür gümbür geliyordu. Kaçın sığınaklara!

● Bu arada dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bizim Neriman’la manavdan karpuz mu yolluyorsun diye dalga geçtiğimiz CEO Pamir, “hangi açıdan baksam da işle alakam olmadığı anlaşılmasa” diye gözleri dört dönen adamların kadınların  arasında o tadilat işi yapılsın diye oturup sahiden çalışıyor. Babası Muhtar Kent’in, ay pardon Muhtar Marden’in kemikleri mezarında çok fazla sızlamasın madem! 

● Ayrıca geçen haftaki “eski iyidir, güçlendiririz, sorun değil”lerden sonra bu hafta sembolizme metafora doyamayan tadilat işi yapmışlar, olmuş. Elektrik tesisatı için her yeri kırıp dökeceklermiş, nasıl tedbir alacaklarmış, poşet geçirerek mi? Ama karşı taraf bu işi ilk kez yapmıyormuş, gereken tedbirleri alıp, birbirinden kıymetli her bir parçayı koruyacaklarına söz veriyorlarmış. HADİ BAKALIM!

● Bir sorum var? Üretimdeki ustaların kızlarının nişan tarihlerini bilecek kadar onların içinden biri olan Ömer İplikçi ne oldu da o insanları ikna edebilmek için Necmi İplikçi’ye mecbur kaldı? Aslında hiç oluru yoktu  ama, iş güçle alakadar olduğuna bile ender rastladığımız Necmi bey’in güzel hatırı için ikna olan bu arkadaşlar hangi evrenden gelme? Sadece Ömer’in büyüklük edip Necmi’ye teşekkür ettiğini gördüğümüz için bütün bu hikayeyi “satın alıyorum” diyelim. Yoksa Necmi’nin Intern filmindeki gibi Seda’ya yardım eden tonton stajyer olarak şirkete geri gelmesi bile daha mantıklı durabilirdi kağıt üstünde :D

● Olaylara karışmayacağım yeminini bozmalara doyamayan, ve madem bozdum oh oh suyundan da tadında, gördüğü her şeyi apaçık söylemeye başlayan Sinan’a her gün daha çok bayıldığım doğrudur. Seda’nın hikayesi hala çok beklendik kalıplar içinde ilerlese de bence Sinan’ın yanında o da üç vakte kalmadan bozulacak ve çok eğlenceli olacak. Bu arada, umarım sen onu bi düşünüp evet demeye karar vermişsindir Ömer, çünkü Lara’nın sana yapacağı makyajı görmek isteyen milyonlar bulabilirim. 

● Defne’nin aklını bilerek ve bilmeyerek karıştırıp sonunda Ömer’in koltuğuna ışınlayan Koray’a ve Nihan’a selam olsun. Zaten Ömer’e mahallenin geri kalanının aklına uyup diş bilemediğin için senin Pamir’e çıkardığın vizesiz Cillobistan’a girişi hakkına – o kadar – gıcık olmuyorum Nihan. Nihan işte! 

● Aynen, alenen buraları duymuş gibi “EDİLGEN MİYİM?” diyen ve evet yanıtını alınca edilgen olmamaya karar veren Defne’nin her zaman biraz bu itiş gücüne ihtiyaç duyması, ne kadar büyürse büyüsün hep Defne olması gibi. Kırılgan, korkak, şirin... Defne işte! Ömer’in Defne’si. Ömer’in sevdiği ve sevmeye deli gibi aşık olduğu Defne’si... Ömer’den çok Ömer’ci olmaya gerek yok. Nokta. 

Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER