Huzur bulabileceğin tek yer yine burası...
Defne düğüne kadar susup tam nikahtan önce oyunu açıklamayı seçti ve bunun sonucunda evliliği iptal oldu. Kiralık aşk oyununu oynadığı dönemde yaşadığı acıların yanı sıra, bu ani itirafın da karşılığını gördü, acısını çekti. Bu itiraf üzerine Ömer de giderek bir seçim yaptı ve şimdi bunun sonucunu yaşıyor. Yaptığı seçimden pişman olduysa bunu telafi etmek için çabalamasından daha doğal ne olabilir? Ömer'e de bu telafi hakkını tanımak durumundayız. Çünkü hatasını anlamış ve pişman olmuş. Aralarındaki aşk, ahenk ve ruh birliğinin her şeyden kıymetli olduğunu, prensipler uğruna bunları kaybetmeye değmeyeceğini anlamış. Geçen bir yılda Defne’ye yaşattığı tüm güzelliklerin hatırına bu sefer çok daha güzellerini yaşatacağına inanıyorum.

Yaşadıklarından ders çıkarmış insan gibisi yoktur. Ömer de bir yıl boyunca devamlı düşünmüş, kendi adına gerekli dersleri çıkarmış. Kendi karakterindeki defoları, Defne’nin yer yer yaptığı “Engel sensin!” çıkışlarını, “O dimdik duruşunla aramıza duvarları sen örüyor olabilir misin?” sorgularını tartmış, dik (Şükrü Abi^^) ve katı duruşunun karşı tarafta yarattığı korkuları fark etmiş mesela. Zamanla edindiği ön yargıların, katı prensiplerin üstüne aşkını balyoz gibi indirip hepsini kırmış adam ya, ötesi var mı? Yokluğunda bozulan veya değişen şeyleri, saça takılan gereksiz bir papatyayı çıkardığı naiflikte düzeltip eski haline getireceğinden eminim. Neticede eski iyidir bazen, güçlendiririz yani problem değil.;) Hem Ömer adeta bir “Defne virtüözü”; onun bam telinin nerede olduğunu ve teklediğinde nasıl akort edeceğini çok iyi bilir.

Bir zamanlar Ömer’in eli gibi muhtaç olduğu bir Defnesi vardı, o olmadan çizim yapamıyordu. Şimdiyse o Defne, kendisine “el gibi” uzak duruyor… Hatta uzak durmak için tasarımcılıktan bile kopmuş. Ama ondan öğrendiklerini de atamamış içinden. Günlük rapor tutmayı, disiplinli çalışmayı, yeri geldiğinde işyerindeki saygı kurallarını sert bir dille hatırlatmayı (bkz; “Defne Hanım dedim!”) ve en önemlisi “yok saymayı” Ömer’den öğrendi. Apollon geri geldi ama Daphne ağaca dönüşmüş vaziyette. Onu yeniden canlandırmak Ömer’in elinde. Hayat kaybettiğin zamanı geri çevirmez ama öyle şeyler yaşatır ki geçen zamanın hükmünü silebilir. O yaşayacakları “şahane an”, geçmişin kötü anılarını unutturabilir. Hadi Ömer, öyle şahane anlar yaşat ki Defne’ye, dünü güne dize getir, bir daha kötülerinin tekrarlanmayacağına inansın o da.

Şu an bu Ömer’i, karakterinin sert taraflarını görüp aşkını geri kazanmak için bunları törpülemeyi seçen, Defnesiyle birlikte olabilmek için kendinden vazgeçen adamı o kadar seviyorum ki... Eski halini de seviyordum tabi ki ama çok zordu, zaman zaman kendisine çarpanı kıracak kadar sertti, kabul edelim. Şimdi ise karşımızda haklıyı haksızı daha net ayırt edebilen, herkese hak ettiği tavrı gösteren bir Ömer var. 50.bölümde dedesinin isteme törenine gelmesini sağlayan Neriman iken, onu “anlamış” olan Ömer’e çok kızmıştım ama şimdi her şeyi yerli yerine oturtmuş olmasından son derece memnunum. Neriman’ın sırf gücü yettiği için, diş geçirebildiği için Defne’yi defalarca tehdit ettiğini, yaşanan “sebepsiz” ayrılıklara, yarım kalanlara, kaçışlara hep onun yol açtığını kimse anlatmadan çözmüş dâhi Ömer İplikçi. İki kişilik savunması, kendi can acısına Defne’ninkini de katması, Defne’yi içi sayan bir adam için o kadar güzel bir konuşmaydı ki ben söylesem aynı şeyleri söylerdim. Defne Neriman Hanım’ı affetmeden, Ömer de affetmez gibime geliyor.

Defne, her şeye rağmen, tüm o kendini ikna etmek istercesine haykırdığı “Bitti!” sözcüğüne rağmen, Ömer’in sağanak yağışlarından da, bitmek bilmez kışlarından da vazgeçebilmiş değil. Aslında hiç geçmemiş. Kralı her gördüğünde dizleri titriyormuş, ona her yaklaştığında aklı başından gidiyormuş. Tabi sadece kendisi biliyormuş bunu, hiçbir zaman geçmeyeceğini…” Yeniden üşümekten, ıslanmaktan korkuyor elbette ama ona bir şemsiye veya sıcacık kaşmir bir manto olacağına Defne’yi ikna etmek de Ömer’in elinde. Ben bu aşktan erimiş, aşkını her şeyin üstünde tutan adamın her şeyi yapabileceğine inanıyorum. Nasıl ki o yaşanacak güzel bir aşkın yanında kırgınlıkların, prensiplerin sözünün edilemeyeceğini ve affetmenin nasıl güzel bir şey olduğunu öğrendi, Defne’ye de öğretecek. Çünkü dersimiz hayat bilgisi, konumuz aşk! Bu sefer bu sınavdan geçilecek!

*Funda Arar, Senden öğrendim
**Müslüm Gürses, Nilüfer
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER