Herkes basıp gittiğine ve sonra geri geldiğine göre devam edebiliriz.
Ve nitekim, küsçülük oyununu iki gün oynayamadı Defne ve sonunda patladı. Bizde de ciğer falan bırakmadı. Yalnızca Ömer değil yetmiş milyon mahvolduk. Böğrümüze vurdular, böğrümüz ağrıyor! Hele ki Pamir'in arabasına binmedin mi Defne, çarpı beş etki yarattın. Osmanlı, Ömer kadar hızlı çökmedi. Defne'si işinden olmasın diye onu gaza getirip, ona iyi gelen Ömer'lere nasıl kıyarım ben? Ömer'in karşısında sesi titreye titreye, "Sen gittin!" leri iade eden Defne'ye nasıl kıyarım peki? Ay ben iyi olamam. Artçı deprem etkisi yarattı bu durum bende. Ben bir sonraki bölüm ölürüm, beni kimse tutamaz. Meriç Acemi sen bile tutamazsın, yıldızlar tutamaz. Bir uçurum gibi düşerim ekranlardan, Defne ile Ömer beni tutamaz. Çünkü da-ya-na-mı-yo-rum! Ölüyorum anlasanıza. Gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar. Ben işkenceler içinde kıvranırken, onların MUTSUZLUĞUNDAN ölüyorum sevgili sayın seyirciler. 

Bugüne kadar neden terkedildiğini, neden kendisine böyle davranıldığını bilmeyen Ömer'in her tepkisi bizler için abartı ama onun durumunda yerindeydi. Yaptıklarının Ömer'e geri dönüşü adaletsiz çünkü Defne neden terkedildiğinin farkında olmalıydı. Ömer'in gitmek için, herkesçe açık sebepleri vardı. Yazıktır, günahtır ve Ömer'e yapılan reva değildir. Hani Defne, Ömer'i adaletli olduğu için de seviyordu? İşte Ömer, adalet terazisinde tartıp, Defne'ye en doğru yeri gösterdi sonunda. Bazı şeyler üç günde halledilmez. Misal, biri sizin hayatınıza para karşılığı sizi kendisine aşık etmek ve sizinle evlenmek için girdiyse; bunu da düğün günü söylüyorsa, üç günde halledemezsiniz bunu içinizde. Bir yıl da ortalama bir süredir evet. Anlamak, idrak etmek, yutmak, sindirmek ve kendi hatalarınızın da farkına varmanız için zaman gerekir. 

"Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı hâlini alır." *


Yani değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım. <3

Zaman hiçbir şey demek değildir büyük sevdalarda. Rüzgarın alevi harlaması gibidir ayrılıklar. Ayrılıklar da sevdaya dahildir elbet, ayrılanlar hâlâ sevgilidir çünkü. Zaman bazen iyi gelir hatta. Büyütür ve adam eder. Ömer'e aşka düşünce değişmesi gerektiğini öğreten, geçen zamandır çünkü. Ve şimdi Ömer, ilk kez aşık olmuş kadar bilinci yerinde bir aşık bence. Açık konuşmak gerekirse, ben Defne olsam, bir adamı bu kadar çok sevsem ve ona hayatını mahvedecek oyunu oynasam, beni terketse; aklı başına, bedeni yanıma geldiği an bir dakika düşünmem. Çünkü; bu aşkın acısının da ayrılığın sebebinin de kendim olduğunun farkındalığına sahip olurum. Bu da zaten tüm hislerimin tek özeti. Tam alışmışken yokluğuna, köşeyi gelip dönen Ömer'i görünce ne yapacağını bile bilmeyen Defne'leri anlıyorum ama yürekten hak veremiyorum işte. Onun yerine koyuyorum kendimi, "Ne olursa olsun elini bırakmayacağım" diyen adamın gidişine haksız bir şekilde ben de sövüyorum ama bu hiçbir şeyi çözmüyor. Çünkü bazen böyle aşkın ızdırabını da sevmek icap eder diye düşünüyorum. Aşkın, acısı da kabuldür. Ve şimdi, her şeyin nihayete ermesini diliyorum tüm kalbimle. Çünkü Defne seviyor, Ömer seviyor, artık yetmedi mi çektiklerimiz? 

Ve elbette ki, yengesinin karşısında, sesi titeyerek, "Azad edebilirdin Defne'yi" diyecek kadar bu kirli oyunun içine kendini dahil olmuş hisseden, Neriman'ın dilinden konuşan Ömer'leri bağrıma basıyorum. Defne'nin yaşadığı hiçbir acıya engel olamamış ve şimdi bu acıların kendi dikliği yüzünden olduğunu düşünen Ömer'leri herkeslerden korumak istiyorum. Her şeye rağmen, aşkına sahip çıkmak isteyen ve ikinci bir şans için çırpınan Ömer'leri çok seviyorum. Kendi haklılığına rağmen, gittiği için ona kızan eski müstakbel aile bireylerine hak verem Ömer'leri sarıp sarmalıyor ve kimselere dokundurtmuyorum. Defne de anlayıncaya ve Ömer'e bir adımcık olsun gelinceye dek, Ömer'in her acısını içimde hissediyorum. 


Hala! Sen ne anlatıyon allasen? Annem nerede benim? O gelsin, sen git bunları enişteme annat ya.

DefÖm... Birbirlerine sarıldıklarında, benim dizlerimin bağının çözüleceğini hissettiğim canım çiftim... Kavuşmaları için kaç bahar beklediğimiz ve kim bilir bekleyeceğimiz ama artık beklemek istemediğimiz Defne ile Ömer'imiz... Bir gün, ARTIK BİR ZAHMET sevdalarını doya doya, birbirlerine anlatacakları günü bekliyorum. Olmadı, "Defne ile Ömer kavuşacak diye beklerken can verdi." dersiniz. Gençliğimin baharında, hiç derdim yokmuş gibi oturup, Defne ile Ömer'in aşk acısını çekiyorum, Allah'ım sen beni neyle sınıyon? ^^


Acıyor, acıyor, acıyor! Her yolu denedim, bitmiyor! Kalbimin ortasına bıraktın aşkını , batıyor!

Tüm ekibin emeklerine sağlık. Bölüm bol acılı ama acaip lezzetliydi. 

Aşkla ama acısız kalın.


*Murathan Mungan
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER