Aşk hiç biter mi?*
Yorumuma başlamadan önce bir eleştirim olacak zira çok canım sıkıldı. Zaten uzayıp giden dizi sürelerinden ve özetlerden son derece şikayetçiyken, 21.15’de hâlâ özeti bitirmeyerek “yeni bölüm” olarak yayına devam etmek nazarımda seyirciye yapılan bir saygısızlıktır! Bu eleştirimi dile getirip, olumsuzluktan arınarak Tatlı İntikam’ın 18. Bölümü ve benim için ilk olan bölüm yorumuma başlıyorum ve sürç-ü lisan edersem affola diyorum.

Sinan, Pelin’i Ceyda’nın kaçırdığına o kadar inanmış ki daha doğrusu başına gelecek her olaydan Ceyda’yı sorumlu tutmaya o kadar hazır ki Pelin’in -bence- haklı çıkışını anlamlandıramadı. Sinan’ın Rüzgar’a bu toz kondurmaz hallerine kıl olmuyor değilim. Ama naparsınız sevgili sistalarım (burada biraz “kadınlık” yapacağım izninizle) erkekler ve düz mantıkları işte! Mesele Sinan’ın sandığı gibi “bir erkekle bir kadının yakın arkadaşlığı” değil. Erkeklerin biz kadınların karmaşık düşünce sistemimizi anlamaya çalışmamaları. Hoş anlamaya çalışsalar da anlamayı başaran sayısı bir elin parmaklarını geçmez herhâlde. Tamam tamam genelleme yapmak doğru değil. Hem az kalsın aynı durum Bülent için de geçerli sanmadık mı? Şahsen ben pek de güzel öyle sandım, Bülent Başak’ı nasıl da yargısız infaz ediyor deyip aynı şeyi Bülent’e ben yaptım. Ama arkadaş, o nasıl bir teyze kızıdır, Safiye Abla oy yani! Başak’ın yaptıkları doğru demiyorum da hakkı da yok değil hani. Hem neyse ne kimse benin Başak’ımı üzemez o kadar!

Şimdi ben sadece erkekler üzerinden Sinan’ın ve Bülent’in üzerine gitmeyeceğim. Hemen “bitti” diyen Pelin’e de kızıyorum. Ama onu daha iyi anlıyorum, sonuçta arada bir atılan kızsal tripler ilişkinin tuzu biberi. Hem Pelin bu tribi atmasa o güzel bisiklet sahnelerini, Sinan’ın her biri ayrı dize tadında sözlerine nasıl şahit olacaktık değil mi? Amma velakin hemen her olumsuzlukta “bitti” denmesini doğru bulmuyorum. Tamam, at tribini ama bitti deme. Çünkü bitti demekle bitmiyor. Senin ağzından kolayca dökülen o tek kelime aslında zamanla anlamını yitiriyor. Ayrıca ne diyor o muhteşem şarkıda “aşk hiç biter mi? Hiçbir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi?” O yüzden bitmeyeceğini bildiğiniz konularda bitti demeden önce bir nefes alın, içinizden 10’a kadar sayın falan filan.

Bu bölüm Pelin’e kızdığım bir diğer konu da dükkân meselesini Sinan’dan saklamaya devam etmesiydi. Ah Pelin be ah! Yalan yalanı doğruyor işte, bir yalanı kapatmak için başka bir yalan ve sonra önünü alamaz oluyorsun. E ne olacak Sinan öğrenince, yıkım çok daha ağır olacak… Umarım bu yalan ortaya çıktığı zaman Pelin & Sinan aşkı bu badireyi atlatacak kadar güçlenmiş olur.

Bölümün finaline gelecek olursak Meliha anneye kıyamıyorum da kızamıyorum da çünkü kadın sonuna kadar haklı. Hadi diyelim Sinan’da yaşanan olayların arasında annesine bu oyunu açıklamayı akıl edemedi ama yani Rüzgar’a ne demeli? İzlerken çok kızdım aslında ama sonra düşününce aşık bir kadının yapamayacağı şey, göze alamayacağı risk yoktur. Yaptıklarını asla tasvip etmemekle birlikte bunun en güzel örneği Ceyda sonuçta.

Tatlı İntikam 18. bölümüyle bir cumartesi geceme daha keyif kattı. Kah güldüm, kah sinirlendim kah şaşırdım. Bakalım Sinan Rüzgar’a rağmen bu düğünden ve oyundan nasıl kurtulacak, benim canım sistalarım o düğünü nasıl basacak? Heyecanla gelecek bölümü bekliyor, bölümde emeği geçen herkese kalpler yolluyorum<3


 *Aşk Bitti şarkısından alıntıdır. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER