Kötüsün Cem, katıksız bir kötüsün!
Elimizde sezon finalinde patlayan, gelecek sezona uzanan üç mesele var. Aylin, Cem ve Filiz. Bu noktadan sonra Aylin meselesinde bir şaşırtmaca izlemek istemem. Madem Hülya yapayalnız kaldı, tüm meseleler ortaya saçılsın. Daha ne kadar köşeye sıkışabilir ki?

Filiz’in her şeyi Bayram Bey’e anlatmasına şaşırmadım. Zaten Filiz ve Nurgül bir yolunu bulalım da her şeyi herkese anlatalım diye uğraşıyorlardı. Ama unuttukları bir şey var. Filiz, bebeğini sattı! Hülya’nın hayatı kararacaksa Filiz’inki de kararacak.

Açıkçası Aylin ve Filiz meselesini aynı anda öğrenmek Bayram Bey gibi biri için bile fazla trajik. Yine de bu meselede Hülya’ya çok yükleneceğini düşünmüyorum. Çünkü sadece Hülya değil oğlu da onlara yalan söyledi. Bade üzerinden de bir kez daha izlediğimiz gibi, “Doğuran mı annedir? Büyüten mi?” meselesinin gündeme gelmesiyle Hülya’ya karşı biraz daha ılımlı olacaktır diye düşünüyorum. Bayram Bey’in bu konudaki desteği Hülya için çok önemli.

Gelelim Cem’e. O kadar olay yaşandı, Zeynep’in yemediği laf kalmadı, Hülya desen paramparça ama Cem hala dimdik ayakta. Neden yahu neden? Fakat hakkını yemeyeyim, Mahir’i salıp, Emine Anne’yi tutmak iyi bir hamleydi. Çünkü biliyoruz ki, Mahir’in canını en çok Emine Anne için bir şey yapamamak yakardı. Yaktı…

Sen şimdi Cem'e Filiz'in bebeğini anlattın ya, buna rağmen sana kızamıyorsam sebebi çok derindir Mahir. Ah be Mahir...

Mahir, hayatı boyunca sevdikleriyle sınanmış. Daha küçücük bir çocukken, kardeşi kollarında can vermiş. Biyolojik annesi onu sevmezken Eminna’sı sevmiş, kol kanat germiş, kalbine iyilik tohumları ekmiş. Sonra hayat onları ayırmışken karşısına Hülya çıkmış; önce şefi, sonra dostu olmuş. Her şey çok güzel giderken, Mahir yeniden gülmeye başlamışken başına gelenler kimin canını yakmaz ki.

Mahir’in ikilemleri, Hülya’nın Mahir kendini suçlu hissetmesin diye söyledikleri, Olgun Toker’in kırmızı gözleri, Burcu Biricik’in titreyen dudakları… Dostluğun ne denli önemli bir şey olduğunu hatırlattılar bana o sahneyle.

Çok seviyorum, net!

Bir de aşkın ne denli özel bir şey olduğunu hatırladım ben bu bölümde. Hüseyin’in gözlerine baktım, “Ah aşk!” dedim. Haftalardır çok kızdım, çok söylendim ama bir gerçek var ki; Hüseyin çok güzel seviyor!

Hüseyin ve Melek arasındaki kısa ama kalp yakan konuşma, Melek’in yıkılışı, Hüseyin’in kızını hatırlaması, bir yandan da Melek’in hayatını düşünmesi; hepsi bir araya gelince insan Hüseyin’e kıyamıyor. Gelecek sezon, yeniden buluşacaklar elbet ama o güne kadar Hüseyin, kirpiklerimin arasında bir damlayla birlikte benimle kalacak. Hüseyin’e iyi bakacağım merak etmeyin. O kendini bulmuşken, tekrar kaybetmesine izin veremem.

Asıl sınavınız şimdi başlıyor kardeşler.

Melek ve Hülya’nın arasındaki kırılma ise gelecek sezonun en can alıcı meselelerinden biri olacak. Önce iyice yaklaştırıp, sonra uzaklaştırmak güzel bir hareket. Kerim’in Hülya’ya hediyesi güzel oldu. Hikayenin en işlevsiz karakterlerinden Kemal’in yenilgiyi kabullenmesini de elbette çok sevdim.

Hüzün gözlerine yerleşmesin güzel Ceren.

Peki Cevher Malikanesi sakin bir gün geçiremeyecek mi? Önce Bayram Bey ve Süheyla Hanım’ın tatlı atışması, sonra Ceren’in hayali arkadaşı, daha sonra da Bade-Arda-Ceylan mevzusu derken kahkahamız da gözyaşımız da eksik olmadı. İnsan ne yaparsa yapsın Bayram Bey’e de kızamıyor. Hayat Şarkısı, Bayram Bey gibi bir baba armağan etti bize. Benim gönlümün Oscar’ı da onun olsun.

Ah bu Hayat Şarkısı dedik; en acıklı notalarını da, en keyiflilerini de baş tacı ettik. Onları tatile gönderirken, damağımızda hoş bir tat kaldı. Repliklerin nasıl da oya gibi işlenebildiğini gösterdiği için Mahinur Ergun, muhteşem dünyasını paylaştığı için Cem Karcı, sevinciyle hüznüyle yarattığı muazzam Hülya karakteri için Burcu Biricik, Kerim’in dönüşümünü kusursuzca yansıttığı için Birkan Sokullu, aklımıza gelebilecek her şey için Ahmet Mümtaz Taylan başta olmak üzere tüm ekibe binlerce teşekkürler… İyi ki bir Şubat akşamında evlerimizin konuğu oldunuz, canımız oldunuz.

Bayram Bey'in gözlerindeki kırgınlık...

Her açıdan güzel yürüyen bir bölüm, net ama vurucu bir bölüm finaliyle tamamlandı. İzleyebileceğimiz en güzel sezon finalini izledik. Geçmişi, geleceğiyle nice şarkılar söyleyelim birlikte. Eylül’de yeniden kavuşacağımız günü iple çekiyorum.

Ve 21 bölüm boyunca bana eşlik eden herkese çok teşekkürler… Geldiniz, konuğum oldunuz, okudunuz, yazdınız; iyi ki varsınız! Hafta sonunda sezon değerlendirmemle sizinleyim, yaz boyunca da Hayat Şarkısı’ndan konuşmaya devam edeceğiz elbet.

Hayat kısa… Kendinize dikkat edin. Ve asla, yeni yollar aramaktan vazgeçmeyin.

*Bir şarkı yazıldığı karakteri bu kadar güzel anlatabilirdi, her bölümden sonra daha da anlam kazanabilirdi.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER