İlk Aşk Unutulmaz*

Hayatta birçok kişiyi sevebilirsin. Okuması yazması yoktur. Henüz minicikken bile 20 kişiye aşık olabilirsin. Platonik aşkların da olabilir. Kim bilir belki aşık olmamışsındır. İlle de “Aşk evliliği” de diyebilirsin. Tam tersi elinden kaçan aşkı yakalayamadığın için sevmeden bir evlilik de yapabilirsin. Yalnız bir dakikanı alacağım. İlk sevdan, ilk bakışın, kalbini ilk hızlı attıran kişiyi asla unutamazsın. Hiç beklemediğin bir an ya da beklemediğin bir davranış, ‘O’nu sana hatırlatacaktır. Bir eşya, bir şarkı, belki de bir koku…

Yiğit, Go Flamingo’ya geldiği anda asansörde yanındaki kızın korkusuyla karşı karşıya kaldı. Sakinleştirmek için kulaklığını paylaşması ve eski bir müziği çalması en çok da kendine iyi geldi. -Ki kulaklığın sol tarafını, Deniz’in sol kulağına takma sahnesi gözden kaçmamış.- Yaka kartındaki isim çok tanıdıktı. Deniz Aslan! Ve bir o kadar da uzak… Öyle ya İrem’in dediği gibi: “İsmin Şukufe değil.” Haklıydı. Aynı isim ve soyadına sahip binlerce kişi vardı. Yiğit eski günlere gitti. Minik Deniz’i hatırladı. Hemen peşine ise yıllar sonra buluştuğu ilk aşkının Londra’ya gidişi aklına geldi, üzüldü.

Asansör denk geldiği bir andı. Üstünde pek durmadı. Yalnız akşam partide kendini stajyer Deniz ile dans ederken bulduğunda bu sefer kokusunu hissetti. Koku kişiye özeldir. Aynı parfümlerin kişiden kişiye farklı sonuçlar vermesi bundan kaynaklıdır. Ten farkı cınım.^^ Geçmişe gitti, delikanlılığa ilk adım attığı günler gözünün önünden geçti. Deniz’in gözlerinde 15 sene öncesini gördü. Hemen toparlandı, kendine geldi ve şimdiki sert Yiğit oldu. Sakar stajyerle ettiği dansın, onu ilk aşkına götürmesine izin verdiği için kendine kızdı.

Partiden apar topar çıktı. Durakta otobüs bekleyen Deniz’i gördü. O Yiğit Balcı’ydı. Gecenin bir vakti Deniz’i orada yalnız bırakamazdı. (Maalesef Deniz’e özgü durum değil.) Hem de iki tane aç kurt etrafındayken. Tam bir centilmen olarak gerekeni yaptı. Arabaya bindiği zaman ise sinirli, gıcık, burnu havada artist Yiğit vardı. Bu arada Yiğit karakterini canlandıran Gökhan Alkan’ı en son Kocamın Ailesi isimli dizide izlemiştim. Orada ne kadar sakin, naif ve anlayışlı bir karakteri canlandırmışsa, burada tam tersi karaktere bürünmüş. Bana göre ‘Antipatik Patron Yiğit’ karakterine bu kadar inandırması rolünü başarıyla taşıdığı anlamına geliyor. Evet, ne diyordum? Heh, Deniz’i kötü adamların elinden kurtarıp gecenin kahramanı -Deniz’in kahramanı- olmuştu.

15 yıl önceki Yiğit

15 yıl sonraki Yiğit

Deniz, fularını Yiğit’in aracında unutmuştu. Yiğit, fuları koklarken adeta geçmişe gidiyordu. Nedensizce, sebepsizce… Sahiden bir gün içerisinde yaşadıkları bünyesine fazla değil miydi? İsim benzerliği, Deniz’in hıçkırığı, Deniz’in yağmurdan sonra saçlarının kabarması. Anlam veremiyordu. İşine odaklanması, Go Flamingo’nun kapanmaması için 3 ay içerisinde onu en iyi dergi yapması gerekiyordu. Asıl amacı buydu.Yoksa tüm ofis işsiz kalacak, itibarları zedelenecekti. Çalışması daha çok çalışması gerekmekteydi.

Saklanma çabaları vol 154782169

Deniz, Yiğit’i gördüğünden beri köşe bucak saklanmaya çalışan sakar kız. Ofiste sadece Tuna’nın ilgisini çekebilen kız. Go Flamingo’nun stajyeri. Garip davranışları ve giyim tarzıyla bizim Maykıl. (Söylendiği gibi yazayım, Deniz’i daha çok içimize sokalım.^^) Her şeyi eline yüzüne bulaştırması, Yiğit ile karşılaşmamak için departman değiştirmek istemesi. Bunların hepsi Deniz’i daha aptal yapıyordu. Resmen bildiklerini unutuyordu. (Adını sor, Maykıl diyecek.)

Yeni bir işe başlamak kolay değildir. Hatta Tuna’nın dediği gibi ‘İş hayatı’ zordur. Biraz vurdumduymaz olup biraz da özgüvenini yüksek bir şekilde cebine koydun mu yeter? Hislere yer yoktur. Duygularıyla iş yapmaya çalışanların sonu pek parlak değildir. Ya üzülürler ya da yine üzülürler.^^

Fighting ile Kore'ye selam, çalışmaya devam^^

Deniz’in ise ağzından çıkan tek söz ‘İstifa etmek’ idi. İstifa ettiğinde her şeyin çözüleceğini zannediyordu. Oysa unuttuğu bir kişi vardı. Tuna…