Aşk mafyasının daimi üyesi

SİNYOR İPLİKÇİ, İYİLERİN MAHALLESİNDE
Bu haftaki yorumumda çok melankolik gidiyorum değil mi? Oysa ki bölümün son dakikalarında arka arkaya iki haber alan Defne gibi şoka girsem de, olacaklardan pek korkmuyorum. Kafamda ne olup bitecek diye deli sorular yok. Size anlattığım birçok nedenden dolayı artık Defne ile Ömer’in bu tip sorunları aşacak durumda olduklarına inanıyorum. Sonuçta biz 24. bölüm ile başlayan Ömer ile Defne aşkının temel sağlam üzerine yeniden inşaat sürecini boşuna yaşamadık. Bu süreç de yaşadıkları hem onları beklenen büyük Marmara depremine karşı hazırlarken, hem de Ömer’in içinde verdiği savaşta aşkın galip geldiğini anlamasını sağlamıştı. Ne olursa olsun hafif yaralar alsalar bile hastanelik olmayacak bir aşk var önümüzde. Bu nedenle melankolik satırlarıma son vererek bölümde bu aşklarıyla yüzümü güldüren anlara geçmek istiyorum.

 Herhalde artık duymayan kalmamıştır, Ömer’i mahallede daha sık görmek ve İso ile dost olup rakı sofrasına oturması en büyük arzumdu. Bıkmadan usanmadan her hafta fragmandan bölüm yorumlarına kadar bunu yazmıştım. Sonunda hayallerim gerçek oldu! Ben ve benim gibi bu günlerin gelmesini heyecanla bekleyen Kiralık Aşk dostlar sofrasındaki misafirlerimin Gallo’nun gidişine sevindiği kadar sevindiğini itiraf etmeliyim. Sinyor İplikçi’ye mahallede olmak çok yakışıyor. Deplasmandan olduğundan mıdır nedir, mahalledeyken oluşan o utangaç halleri ve ezberlemiş gibi sürekli her şeye sadece burada ‘olur’ demesi yüzümde hiç durmadan bir gülümseme yaratıyor. Hep diyorum hayat Kiralık Aşk’ta bizlere hiç fark etmeden mahalleye kayıyor diye. Acı günlerini yaşadığı ve hayatta her şeyden kaçtığı ustanın atölyesinin taşınmasıyla başlayan bu süreç, İso’nun onun yanında çalışması ve Hulusi dedenin Türkan teyzeye olan ilgisiyle devam etmişti. Şimdi ise Ömer evi satın alarak köklerini mahalleye tamamen salmak istediğini göstermişti. Ömer’in bu evi alması belki Defne’nin hoşuna gitmeyen bir şey olacak ama bu hareket aslında Defne ile Ömer’in hayatının her daim artık aynı çizgide olduğunun bir kanıtıydı bizlere.. Ve bunu İso’nun üstüne tapu alarak yapması benim kalbimden vurdu.

Daha önce okuyanlar oldu mu bilmiyorum ama geçtiğimiz haftalarda İso’ya dair bir yazı yazmıştım. Ben nedense Ömer ile İso’nun birbirlerinin yansıması olduğuna inanıyorum. Aşkta cesur olacaksın diyen İso temkinli bir aşığa dönerken Ömer ise aynı anda onun aksine temkini elden bırakan biri haline gelmişti. Hatta işte bile mağaza açarken kontrollü olmak yerine risk almıştı. İso, Defne’nin dostu, kardeşi, geçmişi, hatta sağ omzundaki meleği. Ömer de köklerini iyilerin mahallesine salarken Defne ise İso’nun Defo’sundan, Ömer’in Defne’si olma yolculuğuna çıkmıştı (Eskiden İso, Defo'yu şarj ederken örneğin şimdi Defne, Ömer'ini şarj etmeye başladı). Ve gün gelecek tüm sorunlar aşıldığında Ömer’in İso’ya güvenerek atölyede boşalan koltuğunu emanet ettiği gibi, İso da kardeşi Ömer’e yıllardır sahip çıktığı ve herkesten koruduğu Defne’yi emanet edecek. Sonuçta İso, Defne’nin sağ omzundaki iyilik meleği değil miydi bu hikayenin mutlu sonla bitmesine rehberlik eden? Aynen şimdi Defne’nin evine kavuşmasını sağlarken İso’nun onaylamasa bile köprü olduğu gibi oyun çıktığında da sihrini kullanacak ve bizlerin yüzünü güldürecek.


Tabii ki dizide tek aracımız ya da köprümüz İso değil. Mis gibi Şükrü ağabeyimiz de bu aşk için canla başla çalışıyor. Ömer ile Defne’nin kendilerine bile yaptıkları ilk aşk itirafını yapmalarına ortak olan kendisini hiç unutmamak lazım. Defne ile Ömer’in ilk arabada el ele tutuşmalarına şahit olduğuna pek sevinmiştim. Zamanındaki kitap olayından tutun birçok farklı olayda hem sözleriyle hem de duyduklarıyla birçok güzel şeye vesile olmuştu. Hatta bundan dolayı bir gün evlendiklerinde nikah şahitlerinin o olmasını istiyordum. Bu bölüm en büyük hayallerimden biri olan Türkan teyze ile Türk kahvesi içme seremonisinde Ömer’in yanında oturduğunu görmek ne mutlu etti anlatamam. Her ne kadar bu kahvenin istemede içilmesini istesem de, ben o sahneyi istemeymiş gibi hayal ederken Şükrü ağabeyi de Ömer’in büyüğü kabul ettim. Umarım hayaller tez zamanda gerçek olur. Umudum hep baki. Sonuçta elimizde sabah ofise geldiğinde “Sarılayım, şarj olayım. Sabah Defne’si. Mis gibi...” diyen şahane sinyor İplikçi ile artık en keyifsiz olduğu anlarda bile söz konusu aşkı olduğu zaman yaramazlık ve cüretkarlıkta sınır tanımayan bir Defne var.

YARAMAZ DEFO İŞ BAŞINDA!

Defne’nin potansiyeli olduğunu hep biliyordum. Ama Ömer ile oyun sayesinde tanışmaları, Neriman’ın bitmek bilmeyen yermeleri ve Ömer’in etrafındaki güçlü kadınlar sağ olsun kendine güvenini pek kazanamamıştı. Ömer gibi sürekli “ah Defne bir kendini fark etsen” deyip duruyordum. Neyse ki Neriman’a parasını geri ödemesi ve ardından Ömer’in Gallo’ya söylediği sözler sayesinde kendi bir açıldı, pir açıldı. Bizlere de bol bol gülmek düştü. Bölüm boyunca süre gelen ev dramasına rağmen son beş dakika dışında yüzümdeki gülümseme Defne sayesinde hiç gitmedi. Eve girer girmez Gallo’ya söylediklerinin etkisiyle “Sen ne tatlısın öyle. Taze çilek, acı çikolata gibi...” demesi, sürekli keyifli olduğunda okşadığı o sakallarına övgüler yağdırması, Ömer’e meydan okuması çok keyifliydi. Her ne kadar araya beklediğimiz telefonlar gelse de, tadına doyum olmadı sahnenin. Aynen Nihan ile nasıl kurtulacağını bilemediği sorunu konuşurken bir anda Ömer’i övmeye başladığı gibi: “Çalışırken yeni bir oyuncak almış çocuğa benziyor. Masum, savunmasız...” Ne kadar güzel sözler bunlar ya! Üstelik cüretkar olduğu kadar da kendisine sarılan Ömer’i Derya’nın daralttığını anlayacak kadar akıllı ve o özel gecenin hatırasına elma formunda kolye takacak kadar da duygusal. Defne’nin her ortama uyum sağlayacak çeşitli karakterler barındırmasına içinde bayılıyorum. Yeri gelince sebzeli pilav yapıp yeri gelince Ömer’e ihtiyacı olan tavsiyeleri vermesi. Utanması, utandığı kadar bir anda kapıyı kilitleyerek Ömer’i nefes kesen anlarda baştan çıkarması. Ayıcıklı pijamalarıyla dolaşıp iş yemeğinde ayakları yere basan birine dönüşmesi falan filan.. Bu liste şahane İplikçi’yi anlatırken nasıl uzuyorsa, Defne’yi anlatırken de öyle uzayıp gider.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER