Hanedanın küçüklerinin büyümüş hallerini beğendim. Babası Sultan Ahmed’i oynayan Ekin Koç’tan tam 6 yaş büyük olan Taner Ölmez’in Genç Osman’ı bile göze hiç batmıyor. Gerçi içimdeki MedCezir sevgisi bambaşka, Genç Osman’ın içinden her an Mert ve çılgın espiri anlayışı çıkacak gibi hissettiğimi itiraf etmeliyim, ancak bu tamamen benimle alakalı. Yoksa Taner Ölmez’in Genç Osman’ı gayet kıvamında.
Yalnız küçüklüğüyle tam bir cadaloz olan Dilruba’yı biraz sakin, sinmiş buldum. Yok canım, kahverengi gözlerinin renklenmiş olmasına takılmadım. Daha ihtiraslı, gözlerinden ateşler çıkan, şımarık bir Dilruba bekliyordum. İlk kez Benim Adım Gültepe’de izleyip dikkatimi çeken Burak Dakak’ın Şehzade Mehmed’i ise, Genç Osman'la mücadelesi ve hikâyesinin alacağı keskin virajlarla, meraklandığım karakterlerden…
Yalnız, Ahmed’in vicdanının sesinin, neden bu kadar yıl sonra baskın geldiğini ve neden Mustafa’yı iyice delirttikten sonra tecritten âzât ettiğini anlayamasam da, Mustafa’nın saraya dönmesi memnun edici. Tabii ki Boran Kuzum ve Ahmet Vural’ın Şehzade Mustafa - Pinhan Ağa ikilisi benim de favorim. Hem oyunculuklar, hem de hikâye, ziyadesiyle cezbedici. Sanırım ikinci perdenin ilk bölümü olan Muhteşem Yüzyıl Kösem’in 21. bölümü, bana diğer bölümleri izleme motivasyonunu en çok Mustafa – Pinhan ikilisinin(!) hikâyesiyle verdi. Zira, baş hasekiyi devirme entrikası hâlâ başka bir cariye, yani harem cephesinde değişen bir şey yok.
"Yalnız partnerinin resmini çizen kızlar, hikayenin sonunda yalnız kalıyor diyorlar ama boş ver, Titanik için de batar diyorlardı."
Ahmed konusunda anlayamadıklarıma bir de, Yasemin'in bu kadar yıl sonra has odaya ikinci kez çağrılan tek cariye olma sebebini ekleyelim. Hayır, kızın bazı açılardan, bazı ışıklarla çok güzel olduğunu ama asla bir ateş parçası olmadığını hepimiz fark ettik. Cilve desen ortalama, işve desen vasatın az üstü. E resim yapması değişik ama, öyle “vaaaayyy”lık bir durum değil. Uzun lafın kısası Ahmed’in Yasemin’e ilgisine ben bir sebep bulamadım. Ama Safoş’cuğumun kardeşi kardeşe kırdırma planı tam da istediği gibi hedefi vurmuş, demek ki bizim göremediğimiz bir şeyi Safoş'çuğum görmüş, bak böyle açıklarsanız belki yerim.
Netice itibariyle, ikinci perdenin ilk bölümü hikâyesiyle çok değil ama büyüyen karakterlerin gelecekteki hikâyeleri için merak uyandırıcı bir bölüm olarak geride kaldı. Biz bekleriz biz sıkıntı yok, zaman geçtikçe demlenen, demlendikçe lezzetlenen Muhteşem Yüzyıl Kösem'e alıştık değil mi?