"İdam izlemeye giderken" şıklığı diye bir şey varsa demek^-^
Şaşırtıcı gelişmeler ise güzeldi. Mesela bugüne dek hep padişahının sadık hizmetkârı gibi takılan Derviş Ağa’nın hiç de masum olmadığı, Sultan Murat’ın ölümünde parmağı olabileceğini hissettik. Reyhan Ağa’nın da bu kadar kolay yok edilmesi yine şaşırtıcıydı. Şaşırmak güzeldir.

Şu karenin masalsılığına bayıldım, NET!

Asıl şaşırtıcı olansa ilk bölümden bu yana hep kaçma hayalleri kuran Anastasia’nın kaçmadan halvet düşlerini gerçekleştirmesiydi. 'Hatuncuk’un kendisiyle savaşını izlemek çok gerçek, çok da keyifliydi. Yalnız buradan kendisine seslenmek isterim: Anastasia’cığımm sen hayırdır canısı? “Ben bir halvet şeediyim de sonra kaçarım” gibi bir fikre gerçekten nasıl inandın? İtalyanca’yı falan çok iyi öğrenmişsin de, hiç mi aşk romanı okumadın tatlım? Hangi kadın, kalbine giden yolu oya gibi sabırla işleyen adamla ilk kez paylaştığı yatağı bırakıp kaçabilmiş? O son-ve de ilk- halvete girmeyecektin!  

"Haremin soğuk nevaleleri” kadrosunun en azılı üyelerinden biri olan Fahriye Sultan’a gelirsek… Mehmet Giray’la aşklarının nasıl başladığını, aştıkları zorlukları falan görmediğimiz için, ikisi arasındaki bağ beni ilk günden beri hiç heyecanlandırmadı. “Ya bu saltanat içinde aşık olmak da kötü işte be” fikri ile izledim yaşananları.

"Böyle entrikacı bakışlar attığıma bakmayın, benim de yumuşak bir yanım var elbet"

Şahin Giray’ın yüreğinin bir bölümünün yufka olduğunu ise hep hissediyordum. Kardeşine kıyamadı yine bak. “Aman bana ne” deyip tahta yürüme planını hiç bozmayabilirdi. Gerçi “Şahin Giray hep dört ayak üstüne düşer” demiştim daha önce. Bu defa da Fahriye’nin aklına Mehmet’i kurtarmak için tek yolun Sultan Ahmed’i zehirlemek olduğunu soktu. Bir taşla iki kuş!

Anastasia kaçmaktan vazgeçerek yalnızca aşkına sahip çıkmış olmayacak, baygın Ahmed’i odada bulup, onun hayatını kurtaracak muhtemelen. Benim asıl merak ettiğim ise Küçük Mustafa’cık. Kadere bak sen ya! Fahriye’nin zehirli badem ezmeleri de ona patladı iyi mi! İnşallah zehirsizlerden yemiştir minnoşum da kâbuslarına bir de bu eklenmemiş olur.

Kendinden başkasına güvenme artık, bak yoksa geliyor beş kardeş!

Son söze gelince… Alışkanlık oldu, Sultan Ahmed’e sesleneyim yine buradan: Sevgili Sultan’ım görüyorum ki geçen haftaki seslenişimi kulak ardı etmemişsin, güvendiğin adamları yanına alıp, yeni stratejiler geliştirmişsin. Yalnız, sana kılavuzluk yapayım derken, resmen kargaya bağlamışım ben, senin burun durumun vahim! O Derviş çok fena bir adam çıktı, sen iyisi mi kendinden başkasına güvenme tatlım. Mustafacık’a da sahip çıkmayı unutma, hadi kal sağlıcakla. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER