Ömer İplikçi bakış terapisi!

Ömer İplikçi bakış terapisi!
"Hayıııır!" dediğinizi mi duyuyorum? Kusura kalmayın ama bu görsel OMER_IPLIKCI_BIR_YALANMIS klasöründen filan yanlışlıkla buraya karışmadı. (Öyle bir klasör TABİ Kİ yok ^.^) Bu bakış, benim fazlasıyla sevdiğim ve anlamlı bulduğum bir bakış. Ama neden? Niçin? Nasıl? Öyleyse buyrun buradan yakın: Herkeslerin "kalın duvarları"ndan bahsetmelere doyamadığı "buzlar prensi" Ömer’in duvarları aslında şeffaf, ve sadece "gerçek" şeylerin bulup geçebileceği minik kapılarla dolu, bana sorarsanız... Ömer’in gerçek kapılarından geçmeyen; ama bahçesinde dolaşıp, yatağında uyuyan, kahvesinden içip, kütüphanesini karıştıranlara karşı tavrı ise davetkar değilse de kayıtsız. Çapkın gülüşleri aslında "beni avcunun içinde sanıyorsun di mi? Aman ne tatlı..." gibi iğnelerle dolu...Bakışları soğuk değil; ama ziyadesiyle şifreli, mat ve flu. Bu bakış ise dikenli bir bakış. Belki Ömer'in İz'e attığı en anlam yüklü ve keskin bakış. Aşkı, terk edilmişliği, her şeyin en anlamlı göründüğü anda anlamsızlığa sürüklenişini gömmeye çalıştığı o uzaklara dalmış gitmiş bir bakış. Elindeki acıyı unutsa mı, kilitlese mi, döküp saçsa mı yoksa sarıp sarmalasa mı bilemeyen; çarelerini kaybetmişliğin bakışı. Kaybettiğini kabul edermişçesine kaybediyor Ömer burada Defne’nin ona aldığı kitabı... Bu aslında onun acısının bakışı. Nasıl sevilmez <3.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER