“Bize
bak Ömer İplikçi, salaklaşmış gibisin!” Neriman bu hikayedeki devinimleriyle
çok zaman başımı döndürüp tepemden sinir getirse de, şu repliği ağzıma doladığı
için başımın üzerindeki yeri bundan kelli sabittir. Velhasıl bu “salaklaşma
hali” Defne’nin üzerinden, yörüngesine giren her bir canlıya doğru akışa geçer,
onları şahsına münhasır şaşkolozluk girdabına katıp bir sağa bir sola döndürür.
Defne, “telefonum düştü!!!” diye “evlenmeye ikna etmesi icap eden” adamı önce havuza
çekip düşürür ama kendi de can havliyle havuzdan fırlar; bunun üstüne valizinde de – görünüşe göre kendisinin bile oraya nasıl girdiğini bilmediği– bir takım kombinezonlar
gezmektedir. Defne’yi anlayamayan Ömer’in, onu anlayamamalarına başladığı ilk
zamanlardan biridir bu. Meali de kabaca : “Şu an bu gördüğümü görüyor olamam
değil mi... ama görüyor olsam da bir itirazım olmazdı sanırım...yahu bana neler
oluyor!?!?*%&!%