Netflix'in yeni orijinal yapımı Sense8 bilim kurgu sevenlerin favorisi olmaya hazırlanıyor. Üstelik bu merak uyandıran yapımın yaratıcılığını da Matrix, Cloud Atlas gibi filmlerin yönetmenleri olarak tanıdığımız Andy ve Lana Wachowski kardeşler üstleniyor.
Bilim kurgu türüne oldukça hakim bu ikiliden gelen Sense8 elbette daha ilk günlerden merak uyandırıyor. Ancak Sense8'in yıldızları Naveen Andrews (Jonas) ve Daryl Hannah (Angel) diziye başlamadan önce seyirciyi dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında uyarıyorlar. İşte sizin için çevirdiğimiz, Sense8 izlerken göz ardı etmemeniz gereken yedi madde!
1. Her şey bir fedakarlıkla başlıyor
Sense8, sekiz farklı karakterin dünya geneline yayılan yolculuğunu konu ediyor. Trajik bir ölümün ardından, bu sekiz insan gizemli bir şekilde birbirlerine bağlandıklarını fark ediyor. Daryl Hannah'ın canlandırdığı Angel karakteri de bu sekiz kişinin zihinsel olarak bir araya gelmesinde bir nevi katalizör görevi görüyor. Hannah karakterini yaptığı büyük fedakarlık üzerinden anlamaya çalıştığını dile getiriyor.
2. Jonas neden bu kadar gizemli?
Sense8'in ne tarz bir dizi olduğunu anlatmak için belirtilmesi gereken önemli bir detay var: Naveen Andrews (Jonas) ve Daryl Hannah (Angel) bile çekimler sırasında karakterlerini tam olarak anlayamamış. Zihinlerinde oluşan soruları Lana Wachowski'ye ilettiklerinde de net cevaplar alamamışlar. Bu sebeple Naveen Andrews, Jonas'ın neden bu denli gizemli olduğuna dair kendi teorisini üretmiş. O karakterini "Benim ona dair sarıldığım tek şey, maceramızın dayanılaması zor bazı bilgileri yükleniyormuş gibi hissettirmesiydi. Bu ağırlığı sahnelerde, onun diğerleriyle iletişim kuruşunda hissedebiliyorsunuz." şeklinde tanımlıyor.
3. Dizide sekiz ana karakter var ama aslında onlar tek bir karakter
Netflix'in bu yeni yapımında duyusal olarak birbirine bağlı olan sekiz kişi var: Polis Will, DJ Riley, şoför Capheus, kickbokscu Sun, oyuncu Lito, eczacı Kala, çilingir Wolfgang ve blogger Nomi. Şimdilik sekiz farklı insan olarak gördüğümüz bu karakterler zamanla o kadar yakınlaşacak ki, zihinsel paylaşımlarının yardımıyla tek bir kişiye dönüşecekler.
4. Şehirler de birer karakter
Andrews, dizide yer alan şehir ve kültürlerin hikayedeki kişiler kadar önemli birer karakterler olduğunu söylüyor.
5. Sense8 birçok bilim kurgu yapımının kaçacağı konulara değiniyor
Elbette sekiz farklı insanın duyusal paylaşım yardımıyla bir araya gelmesi kolay değil. Hikayedeki karakterler başlangıçta birbirlerinden oldukça farklı. Örneğin, Kala istemediği biriyle evlenmesi için zorlanan bir hristiyan; Nomi transeksüel bir kadın; Sun'ın iki farklı yaşamı var. Kısacası dizi sadece bilim kurgu yanıyla bizleri çekmeye çalışmıyor. Ayrıca insanların gerçek hayatta karşılacakları sıkıntılarla da ilgileniyor.
6. Andrews ve Hannah,Wachowski kardeşlerin eşsiz bir dizi yarattığını düşünüyor
Sense8 bilim kurgunun yanı sıra psikolojik yaklaşımı ve dolambaçlı yapısıyla yavaş ilerleyen bir yapım. Andrews ve Hannah bu iş için imza atarken Wachowski kardeşlere güvendiklerini dile getiriyor. Hannah düşüncelerini "Onların oldukça yaratıcı riskler aldıklarını düşünüyorum. Wachowskiler her zaman insanlıkla alakalı, karmaşık durumlarla ilgileniyor. Bunu da tutkuyla, oldukça eğlenceli bir biçimde ve empatiyle gerçekleştiriyorlar. Onlarla ilk tanıştığımda ve ne yapmak istediklerini öğrendiğimde oldukça heyecanlandım. Dizi bağlantılı yapısı ve farklı algısıyla bir bilim kurgudan çok daha fazlası." sözleriyle özetliyor.
7. Sense8 bölümlerini arka arkaya izlemek sizin tercihiniz, ancak...
Andrews ve Hannah bölümlerin hepsini ekiple birlikte arka arkaya izlemeyi tercih etmiş. Bu tecrübe her ne kadar güzel olsa da, ikili izleyicilere diziyi yavaş yavaş seyretmeyi öneriyor. Bir anda tüm bölümleri sindirmeye çalışmanın baş ağrılarına neden olabileceğini düşünüyorlar. Kısacası Sense8 şimdiye dek yavaş izlenmesi önerilen tek Netflix dizisi olabilir.
kaynak: sheknows.com