Uzun süre önce Şem ile
Pervane’nin hikayesini okumuştum bir yerde. Şem yani mum. İçin için yanan,
yandıkça eriyen ama her hâlükârda etrafına ışık saçan. Pervane ise kelebek.
Yaşadığı süre boyunca sadece ışığını, aşkını arayan. Işığını gördüğünde
yanmaktan korkmadan ışığının üzerine gidecek kadar muhteşem.
Bu hikâyede Şem
kesinlikle Park Jae-Eon (Song Kang) oluyor. Dik, ışık saçan, güçlü, içindeki
fitil ile eriyen ama gururundan ödün vermeyen. Yoo Na-Bi (Han So-Hee) ise
kelebek. Aşkını arayan, bulduğundan içindeki şüpheye rağmen muma yaklaşmaktan
korkmadan. Aşk zaten böyle bir şey değil mi? Yanacağımızı bile bile ya da
başımıza ne geleceğini bilmeden atladığımız şuursuzluk halleri.
Biliyoruz ama…
*
Yönetmen: Kim Ga-Ram
Senaryo: Jung Seo, Jung
Won
Oyuncular: Han So-Hee, Song
Kang, Chae Jong-Hyeop, Lee Yeol-Eum, Yang Hye-Ji, Kim Min-Gwi, Lee Ho-Jung, Yoon
Seo-A, Seo Hye-Won
Kanal: tvN, Netflix
*
Korece çevirisi I Know
But (Biliyorum ama), ekran ismi Nevertheless olan dizi aynı isimli webtoondan
uyarlanıyor. Eğer vıcık vıcık romantik hikayeler ya da kusursuz ilişki
akışlarının işlendiği dizilerden hoşlanıyorsanız Nevertheless size uygun değil,
baştan söyleyeyim. Deniz kenarında bisiklete biniyormuş gibi bir hikâye Nevertheless.
Yavaş yavaş ama aydınlık bir akışı var. Nefes alarak, kendinizi sorgulayarak
ekrana kilitliyor. Sanırım bugünlerde en çok ihtiyacını duyduğumuz his de bu... Sakin, yumuşak ama bir yandan da tatlı tatlı merakımızı gıdıklayan "fresh" bir görüntü.
Kısa bir sinopsis vermek
gerekirse: Üniversite öğrencisi Park Jae-Eon (Song Kang) okulun popüler ve her
çiçekten bal alan yakışıklı çocuğudur. Herkesin gözü üzerindedir. Yoo Na-Bi
(Han So-Hee) ile tanışır. Na-Bi yaralı ceylan gibi avcısını beklerken ta taaa:
Jae-Eon! Jae-Eon, Na-Bi’nin yarasını sarmak için mi, yoksa yarasına tuz basmak
için mi var, bunu izliyoruz. Na-Bi ve Jae-Eon’un ruh halleri kendilerini zorlasa da
gerçekten izletiyor. Ve zaman ilerledikçe Na-Bi için Yang Do-Hyeok çıkıyor
karşımıza. Eğer Na-Bi, Jae-Eon’a koşulsuz bağlansaydı, Do-Hyeok’u düşünmezdi
bile. Çünkü hayat böyle, alternatifler, yeni seçenekler mutlaka var. Ve bir de
ne var biliyor musunuz? Tanrı, bir şeyi vermiyorsa, ilerleyen zamanlarda
kesinlikle daha iyisini vereceği için! Bu konuda hepimiz çok netiz, değil mi?
Aşkı arayan ama aşka
inanmayan Na-Bi ve ilişkilerin sıkıcı olduğunu düşünen Jae-Eon’un hikayesi tabii
ki zehirli bir ilişki. Çünkü neydi: Tecrübe, yediğimiz kazıkların bileşkesiydi.
Hem Na-Bi hem de Jae-Eon geçmişlerine bakıp kendilerine göre bir yol
çiziyorlardı. Eğer aradığımız şey fayda ise kimseye faydası olmayan, aksine
Na-Bi ve bozuk psikolojisini daha da bozacak olan ilişki akışı var. Jae-Eon
karakteri zaten hovarda. Arkadaşlar böyle düşünüyorsanız kendinize hobiler
edinin. Kimse sizin gelgitlerinizi, histerik triplerinizi çekmek zorunda değil.
Ama elbette ilişkiler sadece bunlardan oluşmuyor. Seksüel çekim, içgüdüler,
inişler-çıkışlar hayatı daha heyecanlı ve zevkli hale getirmiyor mu? Zor
aşamalar… Zaten kimse kolay olacak da demedi. Ayrıca Jae-Eon size de biraz
“overrated” (abartılmış) gelmiyor mu? Ne yapalım, esas kız-esas oğlan diye
Na-Bi ve Jae-Eon’u koşulsuz “shipleyelim” mi? Bazen Şem ya da Pervane olmadığımızı da kabul etmek gerekebiliyor. Hele ki orada Yang Do-Hyeok
varken. Kimin kime Şem; kimin kime Pervane olacağına ruhumuzdan başka ne ya da kim karar verebilir?!
Aslında Nevertheless’in
bir “webtoon” (internet çizgi romanı) olmasının hem yazanı hem de izleyeni
zorlayan kör noktaları tabii ki var, olacaktır da. İnternet içerikleri,
dünyanın her yerinde olduğu gibi konvansiyonel araçlara göre daha cesur,
bununla ilgili en ufak bir şüphemiz yok. Nevertheless dizisinde de hikâyenin
ruhuyla çok oynanamamak için Kore ekranlarında da gelebilecek en cesur sahnelerin
olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kore dizilerinin ruhunu bilirsiniz. Çift el ele
tutuşur ve sadece el ele tutuşları için ekran karşısında mutluluktan havalara
uçarız. Halbuki dokunmak, fiziksel temas, sevişmek, seks hayatın en güzel
parçalarından biridir ve ayıp ya da günah değildir. Sevişmek yokmuş gibi
davranınca yok olmuyor.
Bununla birlikte Nevertheless’in
LGBTIQ+ dokunuşlarını hissediyorsunuz. Çünkü Love is love! Aslında bu vurgu
Kore ekranlarında ilk de değil. Bkz. Itaewon Class.
Özetle; Nevertheless,
izlerken izleyeni de içine alan, izleyenin yanlışlarını, doğrularını tekrar tekrar
düşündüren ve yumuşak akışa sahip, hoş bir Kore dizisi. Normalde “çok gençlerin”
hikayelerini zirvede yani Hiers ile bırakmıştım. Ama Nevertheless, tahminlerin
aksine oldukça olgun ve güçlü bir hikaye akışına sahip.
*
Ekrandaki gösterimini tamamlayınca
Netflix’te de yerini alacak. Özellikle Netflix içerikleri de keyifli gözüküyor.
Zaman buldukça kesinlikle izlemeye değer.
*
Zor zamanlardan geçiyoruz… Pandemi, yangınlar, kadın cinayetleri… İçin için
yanıyoruz. Sevdiklerimizi özlüyoruz. Bedenen olduğumuz yerdeyiz ama aklımız
sevdiklerimizde. Bu zamanlar da geçecek. Bazen Şem bazen de pervane olacağız.
Bazen etrafa ışık saçarken, bazen yanacağımızı bile bile ateşe dokunacağız ve
sonunda bu zaman akışına hayat diyeceğiz.
제이유나 (J.UNA) - Butterfly [알고있지만,(Nevertheless,) OST