Azat Şadoğlu. Dünyaya şanslı gelip şanssızlığın kıyısına
doğru ilerleyen adam. Güzel güzel severken kalbine saplanan bıçakları da
gördüğümüz adam. Gözlerinin içinde balonlar uçuşacağı sırada sönen dileklerin.
Aklının kalbine söz geçiremediği zamanlar, kalbinin aklına uymak istemediği
anlar...
Bak sana yine kızdım Azat Şadoğlu. Ailenin tek erkek torunu
olarak bütün idareyi ele alamadığın için. Herkesi şöyle sıraya sokup yapılması
gerekenleri tek tek söylemediği için. Hadi aşkla ilgili durumunda hassastı.
Hadi aşka giden yolları dönemeçliydi. Ya işler. Sonra durdum ve böyle değildir
bu işler oralarda. Baba değil dede bile hayattayken Azat'a sıra gelir mi? Büyüğü
ezmek kolay mı? Henüz babası bile işlerin başına tek başına geçememişken Azat'a
iş bırakmak mı??? O da ne??? Sakinledim, bardağımdaki suyu yudumladım.
İşte o sırada boğazım yine düğümlendi. Reyyan'la sadece
formalite evliliği olacağını bile bile çocuklar gibi havalara uçan Azat.
Reyyan'ın resmi olarak eşi olacağını düşündüğünde bile ağzı kulaklarına varan
Azat. Ve bir uyuyup uyandığında yere çakılan Azat. Yine hüsranlı günlere kucak
açan Azat.
"Yanıyorum yanıyorum
Ah yanıyorum yanıyorum
Yar yine bana haram geceler
Senin için ağlıyorum"* (Her gece bu müzikle uyuduğunu
düşünüyorum Azat Şadoğlu.)
Yeni güne yeni umutlarla başlayacakken yeni umutsuzluklara
merhaba demen gerekti yine. Giden Reyyan'la beraber yine yıkıldığını görmek
öyle hüzünlü ki. Reyyan'ın nerede olduğunu bilememen, gücünün aslında buna
yetecekken elini uzatamaman... Aslında bu değil seni istemediğini Reyyan'ın
ağzından duymak istemen, bunu duymadan inanmaman. Yüzüne yüzüne söylerse bunu
beni daha perişan olacağını bilsen de acını dibine en dibine doğru yaşamak
istiyorsun. Anlıyorum seni, anlamaya çalışıyorum seni.
Sevdiğin kadına olan aşkını, onu seven adama anlattın ya,
içini döktün ya. İşte orada bitmeyen umudunu sevdim, umudunun içindeki
geleceğini sevdim. Kendini bildin bileli duyduğun sevdayı öylesine içten
haykırmanı sevdim. Belki diyorum o yaşlarını görürüm. Belki diyorum geçen
yıllardaki Azat'ı görürüm. (Düşünsenize Reyyan abi derken, hayallerini
anlatırken Azat'ın yüzünü, gözlerinin içindeki en masum sevdayı görsek. Offff
acısına acı katsın mı istiyorum ne ^^)
Anneni HALA MI üzüyorsun Azat
Azat'ın bu hallerini gördükçe üzülüyorum. Sonra tarifsiz
gülümserken buluyorum kendimi. Evet, evet yüzünün güleceği zamanları bekliyorum çünkü. Ama
şu anda değil. Henüz değil. Önce boğaz boğaza geldiği adamın amca oğlu olduğunu
öğrensin. Önce sevdasını kalbine gömecek mi devam mı edecek onu öğrensin. Önce
büyüsün hayata karşı. Yaşadığı kötü olaylar büyütsün onu, kavrulsun
tecrübelerle. Annesini anlasın, onu ne kadar sevdiğini, ona nasıl değer
verdiğini görsün. Azat nasıl Reyyan'ın daha fazla zarar görmesini istemiyorsa
Handan da en az o kadar Azat'ın daha fazla zarar görmesini istemiyor. (Offf
fazla duygusal mı oluyorum. Ama bi' dk ben Handan& Azat fan idim.Dövme
yaptırmaya gidiyorum.^^)
"Biraz daha düşünmeye ihtiyacım var." Dedi ya
Reyyan dünyalar Azat'ın oldu. Koca adam minicik çocuğa evrildi. O anda ayrı bir
Azat gördüm orada. Sanırım Ahmet Tansu Taşanlar doğuştan Azat Şadoğlu idi.^^
Mesela aynı sofrada bir araya gelip hoş sohbet edeceğiniz günler gelir mi kuzenler ^^
Bir taraftan gözyaşlarının şiddeti artsın istiyorum, peşine
dinsin bu yaşlar Reyyan'la ilişkisi netleşsin. Belki de öyle güzel abi olur ki
yeni sevdasını ararken. Belki öyle yanında durur ki Reyyan'ın, kimsenin ondan
beklemediği şekilde. En çok da Handan sevinir herhalde bu duruma. Ayyy biricik
oğluna bir kız bulalım da kına yakıp oyun oynayalım. Miran'ın, öz amcasının oğlu olduğunu öğrendiğinde ne yapacağını da birlikte mi düşman olarak mı ilerleyeceklerini de epeyce merak ediyorum. O halde sevda uğruna akan onca yaşın bolca kahkaha attığı zamanlarına kavuşmak ümidiyle iyi bak kendine Azat Şadoğlu...
Sevgiler.
* Nilüfer- Haram Geceler
Ağlamak fazla mı yakıştı Azat' ^^
"Azat gibi sevmek" de diyebiliriz <3