Zorlu bir yılın
daha sonuna geldik. Şahsen, 2018’i arkada bırakıp yeni bir sayfa açmaya
fazlasıyla hazırım. Normalde özene bezene “yılın en iyi 10 dizisi” listesi
hazırlardım; ancak bu sene TV açısından son derece vasat geçti. Kişisel
zamansızlığım ve biraz da ilgisizliğim sebebiyle bana yakışmayacak kadar az
izleme yaptım, itiraf edeyim. Yine de bu durumu bozacak, beni ekran başına
çivileyecek bir iş de çıkmadı doğrusu. Bir tanesi hariç: Bu yılki CannesSeries’de
en iyi dizi unvanıyla ödüllendirilen İsrail yapımı When Heroes Fly.
10 bölümlük ilk
sezonuyla 10 Ocak’ta Netflix’e gelecek olan dizi, İsrail’de bu yıl yayınlandı.
O yüzden yılın en iyi dizisi seçerken vicdan azabı çekmiyorum. Çok satan bir
romandan uyarlanan When Heroes Fly, savaştan
sonra evlerine dönen özel tim askerlerinin sivil hayata yeniden entegre olma
problemleri yaşarken ayrı düşmelerini ve şok edici bir olayla yollarının tekrar
kesişmesini anlatıyor.
İsrail’in drama
konusunda ne kadar iyi olduğu zaten tüm dünyanın malumuyken ben bu kadar da iyi
olabileceklerini beklemiyordum açıkçası. Hazırlıksız yakalandığım için yediğim
darbe bu kadar ağır oldu belki de. Prodüksiyon kalitesi, senaryosu,
oyunculukları, müzikleri… Her şey değme Hollywood ürününe taş çıkartır derecede
iyi.
Flashback
kullanımlı hikaye anlatımından sanırım hepimiz bıktık. Bana artık kolaycılık
gibi geliyor mesela. Ama When Heroes Fly,
bu senaryo aracını en az Damages’ın
ilk sezonu kadar akılcı ve etkileyici şekilde kullandığı için yeni bir nefes
gibi geliyor. Aviv, Himler, Dubi ve Benda daha ilk bölümden yıllardır omuz
omuza çarpışmış, fazlaca yaşanmışlık biriktirmiş dört can arkadaşı olarak son derece
ikna ediciler. Uzun zamandır bir dizinin karakterlerine bu kadar kolay
inanmamış, bu kadar gerçekçi bulmamıştım. Kendilerine has şakaları, küçük
ipuçlarıyla hissettirilen gerilimleri ve hikaye ilerledikçe patlayan bombaların
geriye dönük olarak değiştirdiği bakış açınızla bu dört arkadaşın yolculuğu
sizi içine hapsediyor ve sezon boyunca bir an olsun bırakmıyor. Katman katman
açılan, her bölümünde hikayesine yeni bilgiler katıp seyircisiyle oyun oynayan When Heroes Fly, arkanıza yaslanıp
telefonunuzla oynayarak izleyebileceğiniz bir dizi değil. Bir bulmaca çözer
gibi tüm dikkatinizi vererek oyuna katılacağınız, size anlık gösterilen
şeylerin ne kadar önemli olduğunu keşfettiğinizde kendinizi çok iyi
hissedeceğiniz, seyircisini aktif olmaya zorlayan bir dizi. Üstelik oyunu
kurallarına göre oynuyor, bu emeği sarf eden seyircisine asla kazık atmıyor; bu
yüzden çok değerli. Sağ gösterip sol vurmak değil; sol gösterip beklenmedik bir
şiddetle darbeyi indirmek alameti farikası.
Açıkçası ipucu
vermek istemediğim için hikayeden çok bahsetmiyorum. Fragmanı aşağı
bırakacağım, ama tavsiyem izlemeden bana güvenip diziye girmenizdir. Yıl olmuş
2018 (2019 bile diyebiliriz aslında), elimizin altında Netflix, dizi bir tık
uzağımızda… Deneyip beğenmezsek kapatmak bu kadar kolayken tanıtımlarda
neredeyse sezonun tamamını veren dizilere karnımız tok değil mi? Nasıl bir
hikaye anlatacağına dair en ufak bir fikrim olmasa da dizi ikinci sezon
siparişini de aldı… Çok prestijli bir ödülü de kucakladı… Ee, benim de
tavsiyemin bir kıymeti olmuştur artık… 10 Ocak’ta Netflix’e bekleriz efem.
Kapatmadan, yılın
en iyi ikinci yeni işi Killing Eve için
de bir alkış rica ediyorum. Phoebe Waller-Bridge son zamanlarda sektörde
parlayan en heyecan verici isim. Fleabag’le
beni kendine aşık etti, Killing Eve ile
ilişkimizi “ölüm bizi ayırana dek” mertebesine taşıdık. İzlemediyseniz, hemen
başına geçmenizi tavsiye ederim.