Barış Manço’dan başlayalım gel söze… Ne diyor Barış Manço Benden Öte Benden Ziyade parçasında:
Bu akşam yine garip bir hüzün çöktü üstüme
Hücrem soğuk bir tek sen varsın düşlerimde
Demir kapı yine kapandı ağır ağır üzerime
Kelepçeler yine vuruldu kilit kilit yüreğime
Sanki My Name bu şarkı ile başlıyor. Herkesin içinde ondan öte ondan ziyade, onlardan öte benden ziyadeler var. İçimizde ağırlığını sabrımızla ölçtüğümüz neşemiz, kinimiz, öfkemiz, hırsımız, aşkımız, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz, intikamlarımız var. Ağır geliyor ama ne diyor Barış Manço yine aynı şarkıda Bir canım var vereceğim, maldan öte maldan ziyade
Tıpkı Yoon Ji-Woo, Choi Mu-Jin, Jeon Pil-Do, Do Gang-Jae gibi.
Bu hikâyenin adı My Name
Hikâye Yoon Ji-Woo’s (Han So-Hee) babasının öldürülmesi ile başlıyor. Mevcut şartlarda bile Ji Woo’nun hayatını zorlayan babasının, ölümü de Ji-Woo’yu derinden etkiliyor ama intikam ateşi ile yanar. Bu sürede Choi Mu-Jin ile karşılaşır. Uyuşturucu baronu Mu Jin, Ji-Woo’ya babasının intikamını almak için yardım eder ve ilk önce onu kendi “çetesi”ne ardından da polisin içine sokar. Ji-Woo’nun partneri için Jeon Pil-Do (Ahn Bo-Hyun)’dur. Zaman ilerledikçe olaylar gelişir.
Açık konuşmak gerekirse My Name dizisini bu kadar beğeneceğimi tahmin bile etmiyordum. Ama gerek hikâye örgüsü gerek aksiyon sahneleri gerek OST’leriyle tam bir bütün halinde oldukça keyifli bir dizi olmuş. Hatta yerin ve göğün Squid Game olduğu şu günlerde My Name biraz “underrated” yani geride kalmış. Ekrana sokulması için biraz daha beklenebilirmiş. Arada kaynamasından korkmadım değil.
Aslında çok orijinal bir hikâyeye de sahip değil. The Departed, İçerde, Poyraz Karayel dizilerin kümülatifi olarak özetleyebilirim. Ancak birçok Kore dizisinde olduğu gibi My Name’de de şeytan tüyü var, sonuna kadar izlettiriyor. Burada bölüm sayısı ve süresinin oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Doyurucu süre, kaliteli sinematografi, iyi oyunculuklar ve sonuç ortada. Ağda gibi uzayan dövüş sahnelerinin müşterisi değilimdir. Bu noktada My Name az önce saydığım sebeplerden dolayı dövüş sahnelerini atlattırmadı. Hatta dövüş ve aksiyon sahnelerine bayıldım diyebilirim. (Kaliteee, kaliteee, markaaa, markaaaa)
Eksikler yok muydu? Elbette vardı. Kısaca onlara bakalım.
Han So-Hee, Yoon Ji-Woo / Oh Hye-Jin karakterleriyle iyi iş çıkarsa da bazı noktalarda karakter/ler biraz havada kalmış. Eğer hikâyenin ortasında Yoon Ji-Woo ya da Oh Hye-Jin konuluyorsa özellikle Yoon Ji-Woo’dan Oh Hye-Jin’e geçiş biraz daha derinleşebilirmiş. Babasının ardından yaşadıklarının kendisini nasıl travmalar yarattığını, nasıl bir ruh haliyle polis olduğunu anlamak, bu ruh halini sindirmek isterdim. Büyük genel durum için büyük bir sorun mu? Düşünüyorum… Yani… Çok değil gibi. Ama olsaymış ballı kaymak tatlısı!
Ahn Bo-Hyun kötü bir oyuncu kesinlikle değil. Jeon Pil-Do olarak da sevdim. Ama ne yalan söyleyeyim Itaewon Class’ta çok daha iyiydi. Ayrıca Oh Hye-Jin ile yatak sahneleri, romantizm adına dozundaydı.
Anlamadığım bir şekilde olay örgüsü içinde Japon müşterilerle gerilimi yükleyip, olayı orada yarım bıraktılar. Neden? (Anlayanlarla yorumlarda buluşalım.)
Ve biraz da güzel şeylerden bahsedelim. Mesela Lee Hak-Joo ve Chang Ryul. Ya siz şimdiye kadar nerelerdeydiniz? Bu zamana kadar neden bu kadar gözlerden uzakta kaldınız? Özellikle Chang Ryul’un Do Gang-Jae karakterine bayıldım. Onda da eksikler vardı. Onun da hayatında iki önemli dönüm noktası vardı. Choi Mu-Jin ile tanışması ve Choi Mu-Jin’den ayrılması. Değişimini görmek isterdim. Ancak genel olarak My Name yazar ve yönetmeni sokaklardan çok otoyol tercih etmişler. Sokakları gezmeyi bize bırakmışlar. Onu da severiz, sıkıntı yok.
Aynısı Lee Hak-Joo'nun Jung Tae-Ju'su için geçerli. Derine, daha derine.
Yalnız ben böyle her karaktere ayrı ayrı bakıp o da derinleşsin, bunu da anlatın dersem hepsine ayrı sizi gerekecek.
Özetle My Name; bazı noktaları izleyicilerin hayal gücüne bırakan karakterlerin her biri için ayrı ayrı Benden Öte Benden Ziyade dedirten sinematografisi ile güçlü bir Netflix yapımı. Çok uzatmaya gerek yok: İzlenir, sevilir.