2000’li yıllar öyle Geleceğe Dönüş serisinin gazıyla hayal
ettiğimiz gibi uçan arabalarla ve zamanda yolculuklarla gelmedi belki ama
ekranda izlediğimiz şeyler oldukça değişti diyebiliriz. Bir kere ekran diye
bildiğimiz kavram değişti, akla en son gelen televizyon ekranı oldu neredeyse. Bilgisayardı
tabletti telefondu derken sonsuz içeriğe, aklımıza bile gelmeyecek kadar kısa
sürelerde ulaşır olduk. Hala eski usul dizileri de izliyor, kavuşamayan âşıklara,
dağılan ailelere ağlıyoruz belki ama aynı zamanda sıktığı sivilceleri gösteren
bir doktorun programını da izliyoruz mesela (Dr. Pimple Popper-TLC, izlemeyen
varsa koşsun izlesin). Temizlik hastası insanlarla aşırı pis insanların buluşturulduğu
programları izliyoruz ya da ilk defa karşılaşan insanların çıplak bir halde
doğada hayatta kalma mücadelesi verdiği (Naked and Afraid, bence buna da bir
göz atın) programları. Çok değil bundan on sene önce aklımıza bile gelmeyecek
ne varsa hepsi yanı başımızda.
Bu kadar uçlarda olmasa da yerli ekranlarımız da bu
gelişmelerden nasibini aldı elbette, daha özgün içerikli yapımlara rastlar
olduk ne mutlu ki. Tabii bir de yayınlandıkları ilk günden beri hiç değişmeyen
ve daha jeneriğini gördüğümüzde bile yapılacak şakaları, gülünecek yerlerini,
göz doldurulacak anlarını ezbere bildiğimiz programlar var; bunların başında da
O Ses Türkiye geliyor. Yeni sezon tanıtımları yayınlanmaya başlayan O Ses
Türkiye yenilenen jürisine rağmen (aslında belki tam da o yüzden) ne kadar da
değişmediğini gösterdi bize.
Jüri üyelerinden Yıldız Tilbe ve Gökhan Özoğuz’un yerine
Beyazıt Öztürk ve Seda Sayan’ın geldiği programın daha tanıtımı görür görmez
sezon finaline kadar aralıksız izlemiş gibi yorgun hissettim kendimi. Normal
şartlarda bir programı izlemeden fikir yürütmeyi sevmem ama hem O Ses Türkiye’yi
hem de Beyazıt Öztürk’ü o kadar çok izledik ki bence hepimizin buna bir miktar
hakkı var. Tanıtıma serpiştirilen yaş şakaları, Beyaz’ın Gemilerde Talim Var söylemesi, Seda Sayan’dan nasıl korkulduğuna
dair espriler ve Hadise’nin her şeye aşırı kahkaha atması desem sanırım sizin
de gözünüzde canlanır hepsi çok net. Programın formatı belli evet ve çok
değişik şeyler beklemiyorum ama belki taze kan getirecek jüri üyeleri
seçilebilirdi. Beyazıt Öztürk zaman zaman güldürebilen bir komedyen ama o kadar
uzun zamandır aynı şeyleri yapıyor ve aynı tarz şakalara gülmemizi bekliyor ki
bu sefer de farklı olacağına dair bir umut beslemiyorum. Yine de biraz daha
cesur olmasını ve yirmi yıldır ezberlediklerimizin biraz dışına çıkmasını
dilerim.
O Ses Türkiye her şeye rağmen özellikle hafta sonları evde
televizyon karşısında olduğumuzda göz atmadan geçemeyeceğimiz bir program
olacaktır çünkü hep öyle olur. Tüm ekibe ve yarışmacılara iyi bir sezon
dilerim. İyi seyirler.