Ben anneannemi görmedim. Ben doğmadan, annem çok
küçükken vefat etmiş. O nedenle annem, annesine benziyor mu, bilemiyorum. Ben
anneme benziyor muyum diye düşündüğümde ise hep farklı olduğumuzu hatta pek az
konuda fikir birliğine vardığımız sonucuna varırdım. Sonradan anladım ki
yalnızca fikir birliğine varmak değilmiş benzemek. Ben farkında olmadan, gittikçe
yani büyüdükçe anneme dönüşüyormuşum. Mesela annem evde yokken onun gibi
davrandığımı, evde onun düzenini yürüttüğümü, misafir ağırlama şeklinden daha pek
çok davranışını benimsediğimi fark ettim.
Kız çocuğu babaya düşkündür derler ama aynı zamanda anasına
bak kızını al derler. Çok şey söylerler kadınlar hakkında ama öyle bir şey
derler ki o cümleyi her duyduğumda bir garip hissederim. Kızlar annelerinin
kaderini yaşar derler. Gerçekten de kızlar annelerinin kaderini mi yaşar? Ben
annemin kaderini mi yaşayacağım veya bunu ister miyim ya da neden onun kaderini
yaşayayım gibi birtakım sorular üşüşüyor aklıma ve gerçekten bu sorulara bir
yanıt veremiyorum. Bildiğim şey, ben kendi kaderimi yaşamak isterim. Hiçbir
zaman “ben annem gibi olmayacağım, onun gibi anlayışsız olmayacağım ya da onun
gibi mutsuz olmayacağım” gibi duygulara kapılmadım ama yine de benim kaderim farklı
yazılmıştır diye de umarım.
Kuşak hikayeleri bu minvalde hep ilgimi çekmiştir. Farklı
kuşakların birbirini anlama mücadelesi, kendi zamanları ile bir türlü ayak
uyduramadıkları diğer kuşak yaşantısı arasındaki çatışma bazen zor anlar
yaşatsa da bazen de keyifli bir hal alabiliyor.
Sen
İstanbul’dan Daha Güzelsin 3 kuşağın hikayesiyle sarıp
sarmalıyor benliğinizi. Ayfer, Başak ve Melis. İstanbul’un farklı zamanlarına
doğmuş, bambaşka birer İstanbul’da büyümüş anneanne, anne ve torunun hikayesine
tanıklık ediyorsunuz. Sert bir kuşak çatışması ancak bu kadar naif anlatılabilirdi
sanırım, öyle ki gülümserken hüzünlendiriyor aynı zamanda. Birbirinden tatlı bu
3 kadının hikayelerini hem kendi ağızlarından hem de birbirilerinden dinlerken
ve birbirlerine söylemek isteyip de içlerine içlerine konuştuklarına şahit
olurken ise aklımda tek bir soru beliriyor, başta da yazdığım gibi “kızlar annelerinin
kaderini mi yaşar?”
Sen
İstanbul’dan Daha Güzelsin ismi kadar güzel bir oyun. Oyunda Ayfer
Dönmez, Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Melis Öz çok özel ve muhteşem birer performans
sergiliyorlar. Performansları hakkında söylemek istediğim çok şey var ama detay
vermek istemediğimden susuyor ve bu özel performansı izlemenizi canı gönülden
diliyorum.
Yerli metinlerin bende yeri her zaman başkadır ve o
oyun bir de beni kalbimden yakalıyorsa mutlulukların en büyüğünü yaşıyorum. Murat
Mahmutyazıcıoğlu yazdığı bu özel oyunla kalbime çentik attı. Bir erkek gözünden
3 kuşak kadının hikayesini dinlemek, ayrıntıları gördükçe delirmemek elde
değil. Gözlemine, hislerine, kalemine sağlık…
Sen
İstanbul’dan Daha Güzelsin, Afife Tiyatro Ödülleri 2017’de Cevat
Fehmi Başkut Özel Ödülü, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödülleri 2017 Yılı
Yerli Oyun Yazarı Ödülü ile Başak Kıvılcım Ertanoğlu performansıyla Sadri
Alışık Tiyatro Ödülleri 2017 Yılın En başarılı Kadın Oyuncusu Ödülü’nü aldı.
Sen
İstanbul’dan Daha Güzelsin, pozitif enerji aldığım ve uzun zamandır izlemek istediğim, telefonumu oyunun gösterim tarihleriyle doldurduğum ancak bir türlü uygun zaman yakalayamadığım bir oyundu. Her şeyde olduğu gibi bir oyun izlemek için de doğru bir zaman olduğuna inanırım. Ruhumun iyileşmeye ihtiyaç duyduğu günlerde izleme fırsatı yakaladığım Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin kalbime dokunan oyunlar listesinde
yerini alırken hislerimde yanılmadığımı da gösterdi. İzlemenizi tavsiye eder, aynı zamanda Habitus Yayıncılık tarafından kitap olarak basılan bu muhteşem
metni okuyabileceğinizi de belirtmek isterim. Ben muhtemelen canım her
sıkıldığında, İstanbul beni her bunalttığında kütüphaneme koşup bu güzel metne
sarılacağım. İyi ki böyle özel metin yazarlarımız, iyi ki bizi bu oyunlarla
buluşturan tatlı sahnelerimiz, iyi ki böyle muhteşem performans sergileyen
oyuncularımız var. Tiyatro diyorum, iyi ki var!
Unutmuyoruz, tiyatro iyidir, iyileştirir.
Oyun
Künye Bilgileri:
Yazan
ve Yöneten: Murat Mahmutyazıcıoğlu
Oyuncular:
Ayfer Dönmez, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Melis Öz
Kostüm:
Meltem Tolan Coşkun
Işık:
Cansu Kahvecioğlu
Süre:
Yaklaşık 75 dakika
Sahne:
Bam