Hiç Mi Bir Şeyim Yok: Yitirilen yalnızca geçmiş değil

Hiç Mi Bir Şeyim Yok: Yitirilen yalnızca geçmiş değil
İstediğin her şeye sahip olduğunu düşün. Sahip olduklarınla ne yapacağını şaşırdığın bir dönemde olduğunu ve birden sahip olduğun hemen her şeyin elinden alındığını, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmen için asgari eşyayla yaşamaya mecbur kılındığını düşün. Bu duruma bir de geçmişinin silindiğini ekle. Nasıl hissederdin? Hayal etmesi güç, o şekilde bir yaşama zorlanmak daha güç olsa gerek.

Geçmişimizi tamamen unutturabilirler mi bize? Sanmıyorum. Bir ses, bir koku, bir anı ve belki bir fotoğraf geçmişe götürebilir bizi. Belki çok net olmaz bu hatıralar ama bence geçmişimizi tamamen unutturamazlar. Diyelim ki unutturdular veya öyle sandılar, yukarıda bahsettiğim sınırlandırılmış hayata mahkûm edilmeyi kabul edebilir misin? Bana düşüncesi bile korkunç geliyor.

Hiç Mi Bir Şeyim Yok, kapitalizmin gelebileceği belki de son noktaya ulaşılan bir dönemde otorite tarafından getirilen yeni ve sınırlı bir düzene insanların uyum sağlama, daha doğrusu uyum sağlayamama sürecini anlatıyor.

Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ve hayatımızın odak noktası haline gelmesiyle birlikte hepimizin sahip olduklarımızı, aktivitelerimizi, okuduğumuzdan izlediğimize, ailemize ve evimizin içine kadar her şeyimizi gözler önünde yaşar olduk. Aslında bir nevi “hastalıklı” bir ruh hali içine girdik çoğumuz. Hiç Mi Bir Şeyim Yok’u izlerken ve sonrasında hep bu hastalıklı durumu düşündüm. Bir de günden güne ama belli ederek ama belli edilmeden yapıldığı düşünülerek hayatımıza getirilen kısıtlamalar var. Elbette sınırlı ve korkunç bir düzen asla gelmemeli ama bir distopya olarak kaleme alınan oyunun aslında içinde bulunduğumuz döneme çok da uzak olmadığını anlatmak istiyorum.

Hiç Mi Bir Şeyim Yok, İngiliz yazar Edward Bond’un eseri ve oyunu dilimize Senem Cevher çevirdi. Oyunda yer yer hoşuma giden ancak aklımda tutamadığım için üzüldüğüm cümleler oldu ve bir roman okuyormuşum hissi uyandıran oyunun çevirisinin bu anlamda iyi bir çeviri olduğunu, yabancı dilden çevrilirken oluşan o his kaybının en aza indirgendiğini söyleyebilirim. Oyunu usta oyuncu Laçin Ceylan yönetiyor ve oyuncular Evren Kardeş, Fatih Dokgöz ve Adıhan Şentürk performans sergiliyor. Evren Kardeş’in ses tonuna, anlatımına ve karakteri ortaya koyuş biçimine bayıldım, saatlerce konuşsa hayran hayran dinleyebilirim kendisini.

Oyunla ilgili tek eleştirim, belki bu benim hassasiyetimden de kaynaklı olabilir ama oyunun bir bölümünde sahne arkasından verilen mavi ışık gözümü aldığından çok da çarpıcı olduğuna inandığım o bölüme konsantre olamadım çünkü sahneye bakmakta güçlük çektim.

Hiç Mi Bir Şeyim Yok, üzerine düşünülesi ve kafa yorulması gereken bir oyun. İzlemenizi tavsiye ederim.
 

Unutmuyoruz, tiyatro iyidir, iyileştirir.
 

Oyun Künye Bilgileri:
Yazan: Edward Bond
Çeviren: Senem Cevher
Yöneten: Laçin Ceylan
Dekor-Kostüm Tasarım: Nilüfer Karaca
Işık Tasarım: Aslı Atasoy
Oyuncular: Evren Kardeş, Fatih Dokgöz, Adıhan Şentürk
Sahne: Bitiyatro
Süre: 80 dk
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER