Bağırtıya çağırtıya çok gelemiyorum. Yarış heyecanı yüksek, ada hayatı zorlu
Survivor'ları seviyorum. Bu sebeptendir ki sadık bir
Survivor izleyicisi de olamıyorum. Yine de ilk bölümleri seyretmeye çalışırım. Yarışmacıların tutumu, yarışların zorluklarına göre izleyip izlemeyeceğime karar veririm. Bu sezonda
Survivor 2018'in ilk bölümünde ekran karşısındaydım. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Gönüllüler takımını tanımak ve yarışlara tutunuşlarını izlemek için bir süre
Survivor izleyemeye karar verdim.
*
Açık konuşmak gerekirse
Survivor kadrolarının açıklanması bende bir heyecan yaratmıyor. Çünkü biliyorum ki program, zaman içerisinde kendi ünlüsünü bir şekilde ortaya çıkaracak. Ancak bu sene
Survivor "All Star" kadrosundaki isimler açıklanmaya başladıkça aklıma tek bir cümle geldi: Artık Acun Ilıcalı risk almak istemiyor ve güvenli sularda yüzmek istiyor. Öyle ki üçüncü kez aynı isimleri ısıtıp ısıtıp ekranlara çıkarmanın kendi iç dünyamda daha mantıklı bir açıklamasını bulamıyorum.
Survivor 2018'in All Star takımındaki yarışmacıların hepsinden teker teker bahsedemem ama üzerine mutlaka konuşulması gereken isimler olduğunu düşünüyorum, şimdilik.
Bu isimlerden ilki
Hakan Hatipoğlu. Taaaa
Var mısın Yok musun?'dan bu yana Acun Medya'nın demirbaşı haline gelen Hakan Hatipoğlu, bildiğiniz üzere iki sezondur
Survivor Panorama programına ev sahipliği yapıyordu. İki sezon boyunca tabir-i caizse yarışmacıların arkasından "sallamış" birinin, aynı yarışmacılarla tekrar aynı adaya gönderilmesinin zihnimde tek bir izahı var: ticaret. Gel gelelim, daha dakika bir, gol bir Hakan Hatipoğlu "Gönüllüler Adası"na gönderildi. Gönüllüler takımının Hakan Hatipoğlu'na verdiği "tecrübeleriyle yolumuzu aydınlatma" misyonu şüphesiz ki zaman içinde yerini "Seni diğer ada da bile istemediler!" ifadelerine doğru evrilecektir. Biz de Hakan Hatipoğlu'nun varlığının ya da yokluğunun hangi adaya huzur; hangi adaya huzursuzluk getireceğini zaman içinde göreceğiz. Ama kişisel görüşüm; Hakan Hatipoğlu'nu Dominik Cumhuriyeti'ne yarışmacı olarak göndermenin çok da parlak bir fikir olmadığı yönünde.
Gelelim
Nihat Doğan'a... Hatırlayacaksınız birkaç sezon önce, Nihat Doğan, Özgecan Aslan'ın vahşice öldürülmesinin ardından sosyal medyada yazdıklarından dolayı son dakikaka
Survivor adasına gidememişti. Ne yazık ki kontrol edemediğimiz, acımasız ticari düzen içinde zaman birilerinin işine yaradı, ilaçları oldu ve Nihat Doğan,
Survivor adasının yolunu tuttu. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım: Nihat Doğan, televizyon dünyasının matematiğini çok iyi bilen, nabza göre şerbet veren değil; nabzı da şerbete göre ayarlayabilen bir ekran figürü. Zorlu parkurlarda nasıl sonuçlar elde edeceğini kestirmek zor ama adada olduğu müddetçe konseylerde diliyle insanları çok farklı parkurlara çekeceği kesin!
Turabi Çamkıran ve
Hilmi Cem İntepe... Bu iki ismi birbirinden ayırmak istemiyorum. Zira kendileri birden fazla
Survivor macerasının ardından, oyunculuk anlamında da kendilerini gösterebilen, akıllı isimler. Özellikle Hilmi Cem İntepe'nin oyunculuk alanında diğer
Survivor yarışmacılarının içinden, iyi yönde sıyrıldığını düşünüyorum. Geçmiş
Survivor'lardan hatırladığım ve karşılaştırabildiğim kadarıyla da Hilmi Cem İntepe'nin olgunlaştığını -ki bu olgunlaşma konusuna ilerleyen paragraflarda ayrıca değineceğim- gözlemledim. Turabi Çamkıran ise bizim bildiğimiz, hatırladığımız Turbo Turabi. Galibiyet sonrası sevinçlerinden, özgü tarzıyla Survivor 2018'e de damgasını vuracak gibi duruyor. Eğer Turabi'nin
Survivor'lardaki zaman aralığı daha uzun olsaydı ya da 2.
Survivor yarışı olsaydı "Hehe, acaba bugün ne yapmış acaba?" der, izlerdim. Ama All Star kadrosundaki birçok isim gibi Turabi'nin de ciğerinin kıvrıldığı yere kadar bildiğimiz için açıkcası Turabi'nin bu yarışta olması beni heyecanlandırmadı.
Madem olgunlaşmak dedik... Üzerine biraz konuşmak isterim.
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama
Survivor 2018 All Star takımının erkek yarışmacılarına bir olgunluk gelmiş sanki. Hepsi içten içe hırslı, hepsi hepsi içten içe egosunu büyütüyor. Ame hepsi de olgun birer ağabey olmuş. Ve hepsi de ekran matematiğini çözmüş, tecrübeli yarışmacılar.
Survivor'ın sadece parkurlarda yarışıp, ada hayatında takılmak olmadığını, satranç gibi on adım sonrasını hesaplayarak ayakta kalınabilecek bir yarış olduğunu çözmüşler, doğal olarak.
Ümit Karan, Murat Ceylan, Adem Kılıççı... Hepsinin ağzından çıkan her kelime kontrollü, her kelime dikkatlice seçilmiş. Kadın yarışmacılar ise buram buram hırs kokuyor. Hırsları daha tanıtımlardan burnumuza kadar geldi. Özellikle
Nagihan Karadere hırsını ekranlardan taşıran ilk isim oldu. Bireysel yarışmalar dışında da Gönüllüler takımında gözüne kestirdiği tek ismin Nevin Yanıt Baltacı olduğu hepimizin ortak fikridir diye düşünüyorum.
Gönüllüler takımı için ilk izlenimim ortalama bir Survivor yarışmasından çok daha fazla güçlü oldukları yönünde. 1-2 hafta sonra, yani parkurlar, ada hayatı, açlık gibi durumlara alıştıktan sonra asıl performanslarını göreceğiz. Özellikle (Engin Akyürek'e benzettiğim)
Melih Özkaya, Nevin Yanıt Baltacı ve
Anıl Berk Baki'nin Kıbrıs yolunda güçlü adaylar olacağını hissettim.
*
Yaz aylarının başına kadar ekranların dengesini değiştirecek
Survivor 2018 başladı. Parkurlarıyla, yarışlarıyla, yarışmacılarıyla, tartışmalarıyla yine takipçilerini ekrana kilitleyecek gibi duruyor. Ben de fırsat buldukça "Biz olmuşuz Survivor!" deyip, ekran başında olmaya çalışacağım. (Uzun dizi sürelerinden olduğu kadar uzun şov sürelerinden de şikayetçi olduğumu buraya sıkıştırayım.)
Tüm yarışmacılara kazasız, belasız, kırmadan, dökmeden, sakatlanmadan güzel bir
Survivor dönemi ve başarılar diliyorum.