6. BÖLÜM: Senden gelsin ölüm başım üstüne
6. bölüm pek çok açıdan çok güzel bir bölümdür. Gerek Namık'ın Ferhat'ı "Aslı'ya aşık mısın?" diye darlamaları olsun, gerek Ferhat'ın nihayet hissettiği şeylere bir isim verebilecek hale gelişi olsun, gerekse Aslı'nın da yavaş yavaş gözünün açılmaya başlayışı olsun... Güzeldir işte, ne denir ki başka?
F: Ebru'nunkileri ben sildim. Bak şuradada var sil onu da. O koca burnunu dayamışsın. Sil, sil.
Bu olayın sabahına Aslı'nın cezasını kesmek için bir yere doğru yola koyulurlar ama Ferhat her ne planlıyorduysa maalesef ne o ne de biz gerçekleştiğini göremeyiz. Üzücüdür. En azından birlikte kestane yiyip, tombala oynayabilmişlerdir...
:)
Ve kaçınılmaz son. Ferhat "Arkandayım" der Aslı'ya. Öyle manidardır, öyle güzel dile gelmiştir ki bu kelime. Biz her defasında var olandan daha fazlasını anlarız.
F: N'olursa olsun arkana bakma koş.
A: Sen?
F: Sadece koş.
A: Sen?!
F: Arkandayım.
Senden gelsin ölüm başım üstüne.
7. BÖLÜM: Ona bir şey olacak diye korkmak, hem de çok korkmak
Ferhat vurulunca Aslı'da şimşekler çakmaya başlar haliyle. Yüreğindeki çarpıntının sebebini merak eder. Daha önce hiç böyle hissetmemiştir, bu da nesidir?
Bir türlü bırakıp gidemeyişine hayret eder. O henüz ayırdına varamaz ama biz pek ala biliriz ki Ferhat için yaptıklarının Hipokrat Yemini ile külliyen alakası yoktur.
:)
Ferhat'ın rüyası bu bölümü en özel kılan anlardan biridir, hiç şüphesiz. Babasının yanında el pençe divan duruşu, saygısından sevgisinden ve bilhassa utancından titreyerek, ağlayarak konuşuşu Ferhat Aslan'ı gözümüzde değişik yerlere taşır.Yaşadığı hayatından öyle bıkmıştır ki "Ben de seninle geleceğim baba!" der düşünmeden. Sonra babası arkasında bir yeri işaret ederek onu bir bekleyeninin olduğunu söyler. Öyle şaşırır ki Ferhat, arkasına dönüp bakınca gördüğü her kimse (muhtemelen Aslı) kalbini alır da burgu burgu eder sanki.
Sineye sokulmak :)
Muhabir: Eşinizin hayatı sizin ellerinizdeydi Aslı Hanım. Yani böyle bir stresle nasıl başa çıktınız?
A: Sakız çiğneyerek.
Ve Aslı nihayet kendini bu oldukça merak edilen konuda yetkin hissetmiş olacaktır ki o çok beklenen soruyu sormaya cesaret eder:
A: Bu dövmenin bir anlamı var mı?
F: Yok.
A: Bana var gibi geldi.
F: Sana öyle gelmiş.
A: :S
A: Acıyor mu?
F: Acıyor.
A: Niye bir ses çıkarmıyorsun o zaman, acıyor demiyorsun?
F: Çünkü ses çıkarmamı istiyorsun.
Yazı devam ediyor...