Haluk Bilginer 24 yaşındayım ve benim jenerasyonumun çoğu gibi kendimi bildim bileli
Haluk Bilginer televizyonlardan hayatımın bir parçasıydı. Son birkaç
seneye kadar üzerinde düşünmeden, ekmek gibi su gibi Haluk Bilginer'i
iyi bir oyuncu olarak kabul etmiştim. Ama bir gün inanılmaz İngiliz
aksanlı İngilizcesini duymamla bu adam hayatında neler yapmış ki diye
merak ettim.
Gençlik yıllarında İngiltere’de ünlenmiş,
tiyatro ve dizilerde oynamış, sinemadan ödüller almış, dergilere kapak
olmuştu. Önce bu kadar çok şeyi bir hayata sığdırmış ve sığdırmakta
olduğuna hayran oldum. Sonra daha dikkatlice oyunculuğunu izlediğimde,
nefes almak kadar kolay bir şekilde oynamasına tutuldum. Daha sonra pek
çok kişide sevmediğim aşırı özgüveni nedense ona çok yakıştırdım, hak
etmediği bir güveni asla üzerinde taşımadığından ötürü. Bir de üstüne
yaş aldıkça karizma almasını da düşünürsek söylenecek söz bırakmıyor
insana.
Dosya konumuza ses dedik ama bana göre ses demek,
tamamen doğuştan yetenek değil. Örneğin belki de Haluk Bilginer sokakta
duyamayacağımız çok farklı bir sese sahip değil ama mükemmel
oyunculuğunun bir parçası olarak sesini mükemmel kullanıyor. O’nun
sesini nerde duysak tanırız ama işin ilginç yanı konuşanın Ezel’den
Kenan Birkan mı yoksa Tatlı Hayat’tan İhsan mı olduğunu da anlarız.
Yani
hem Haluk Bilginer markalı bir ses rengi yaratıp hem de o marka
etiketini, seri üretilen ürünlere değil hepsi birbirinden özgün
karakterlere yapıştırıyor.
Hep yarattığı karakterlerine verdiği sesten bahsettik, nasıl şarkı söylediğini ise yorum yapmadan dinleyelim.
Ece Tabakoğlu