Kara Para Aşk - Esra Gedik
Dizimiz mutlu bir gün
ile açılır aslında. Ömer komiser Van’da bir suç örgütünü çökertmiş ve ödül
olarak kendisine verilen tatil ile İstanbul’a hem evine hem de nişanlısına
dönmüştür. Öte yandan Elif tam da aynı gün doğum günü nedeni ile İtalya’dan
İstanbul’a evine ve ailesine döner. Ömer tüm gün nişanlısı ile vakit geçirmiş
ve filmlerdekilere inat mutlu bir aşkın hikâyesini yazdıklarını nişanlısı ile
kanıtlamışlardır. Elif ise kendini sürpriz bir partinin ortasında ve babasının
ona hazırladığı şahane videoyu seyrederken bulur. Ömer ise nişanlısının
gözlerine bir kere daha yakından bakabilmenin mutluluğu ile dolu nişanlısını
evine bırakmıştır. Elif de Ömer de akşamı en mutlu halleri ile sevdikleri ile
sonlandırmışlar ve bize mutlu bir “eve dönüş” hikâyesi anlatmışlardır.
Ancak bu
masal iki kurşunla kabusa döner. O iki kurşun Elif ile Ömer’i aynı yola
sokmakla kalmaz aynı zamanda sevdiklerinin kafasına sıkılan bu kurşunlar
onların da yüreklerini birbirine bağlar. İki farklı aile iki farklı hayat tarzı
o malum geceden sonra birbirine karışır. Dizi 30 bölümdür bize bu serüveni
anlatır. Bu serüvenin içerisinde ise öne çıkan belli başlı bölümler
bulunmaktadır. Benim için iki sezondur öne çıkan bölümler şunlardır:
5-) 30. Bölüm
Bu bölüm İpek karakteri ile tanışmış olduğumuz için
biraz gıcık olduğum bir bölüm olmasına rağmen bölümün son 15 dakikası
muhteşemdi. Bu nedenle Kara Para Aşk
dizisi için en iyi bölümler arasına girebilir. Hüseyin ve Bahar karşılaşması ve
Hüseyin’in Bahar’da Sibel’i görmesi, bir anlamda susturmaya çalıştığı
vicdanının vücut bulması çok iyi resmedilmişti. Burak Tandoğan’ın bakışları ve
bedeni ile aile babası Hüseyin’den sayko Hüseyin’e geçişi ve bu bölümde hem
acıyı hem sinir hem de pişmanlığı bakışlarında vermesi bu bölümü yayınlanan
bölümler arasında beşinci iyi bölüm yapıyor.
4-) 22. Bölüm
Tayyar ve Metin’in sahnesi Şeytanın Avukatı filminin
son sahnesindeki Al Pacino ve Keanu Reeves sahnesini hatırlattı. Performansları
da Pacino- Reeves'i aratmadı. Metin bir anlamda “Bugün böyleysem sebebi sensin”
diyerek bu zamana kadar bildiği ama sakladığı gerçekleri itiraf ederek;
Tayyar’ın gardını zayıflattı. Tayyar’ın aklına kendi tilkilerini soktu. Öte
yandan Metin en büyük kozunu sona saklamıştı ve Mert’i getirtti. Bu sahneler
de Fight Club’ta Brad Pitt ve Edward Norton’un yüzleştiği o sahneyi
hatırlattı. Nature vs Nurture tartışması gibi aynı DNA’yı paylaşan iki insanın
birbirinden farklı ailelerde büyüdüğünde nasıl birbirinden farklı karakterleri
olabileceğini gösterdi. Bu bölümde hem Saygın Soysal hem Ali Yönenç çok
iyilerdi. Birinin gözleri birikmiş kinini zevkle kusarken, diğerinin gözleri
şaşırmakla- ağlamak arası bakıyordu. Tayyar kendi yarattığı melek ve şeytanın
arasında kalmıştı. Metin kafasını karıştırırken, çoktan veda ettiğini düşündüğü
vicdanını, pişmanlıklarına oynayarak yeniden alevlendirirken; Mert ise ona
çoktan cevaplamayı es geçtiği soruları sormuştu. O nedenle bu bölüm en iyi
bölümler arasında yer almalı.
3-) 20. Bölüm
Bir film insanın hayatını nasıl değiştirir? Bu bölüm
bize bu sorunun cevabını verirken, damarlarımızı endorfinle doldurup,
mutluluktan dört köşe yapmıştı. Kaosun içinde Elif ile Ömer, hayat
değiştiren Roma Tatili filmine kendi hikâyelerini yazdılar.
Dahası Elif ile Ömer’in yalan testini geçtikten sonra dondurma yerlerken ki
öpüşmeleri, kanımca en güzel öpüşme kategorisine girmeli çünkü o şehvete ne
dondurmalar eridi ne de dondurmaları ellerinden düşürdüler.
2-) 1. Bölüm
İlk bölüm yurt dışındaki diziler gibi bir pilot
bölüm mantığında olmuyor Türkiye dizileri için. Ancak benim için ilk bölüm hep
önemli olmuştur. Hikayeyi merak edecek miyim? İlk bölüm benim için bu sorunun
cevabını aramaktır. Kara Para Aşk’ın
ilk bölümü tam bir sinema filmi uzunluğunda olmasına rağmen hiç sıkmadan ve
seri bir şekilde ilerlemişti. Hem karakterlerle tanışmış hem de olay örgüsünün
içine düşüvermiştik. Ancak bu bizi ne şaşkına çevirmişti ne de yormuştu.
Kullanılan çekim teknikleri CSI
dizilerini aratmayan kalitede de olunca tadından yenmez bir bölüm olmuştu. Elif’i
ve Ömer’i ilk defa gördüğümüzde “Unutmak yok, alışmak var” derken Ömer komiser,
Elif “İnsan en zor kime veda eder bilir misin? Son sözünü söyleyemediğine.”
diyerek aslında dizinin başlangıcında, bizi hikâyeye hazırlamışlardı bile.
Dizinin sonundaki sürpriz ise bizi ne kadar uyumlu bir çiftin ve çetrefilli bir
aşkın beklediğinin habercisi olmuştu.
1-) 13. Bölüm
Hiç şüphesiz bu dizinin en iyi bölümü, birinci sezon
finali de olan, 13. bölümüdür. Bu bölüm için “itiraflar” bölümü idi dersek
yanlış olmaz sanırım. Bu bölüm bizi mutluluktan bulutlara uçuran ama aynı
zamanda Hüseyin’in katil olduğunu öğrenmemizle, bizi duvardan duvara çarpan bir
bölüm olmuştu. Ömer’in kıskançlıklarını izlerken keyiflenmiş, Elif’in ilan-ı
aşkına Ömer’in öpücük cevabı ile çığlıklar atmış, Hüseyin’in Sibel ve Ahmet
Denizer’in katili olduğunu öğrendiğimiz de koltuktan düşmüştük. Aynı zaman da
Aslı’nın bebeğinin yokluğunu öğrenmesi ile içine girdiği duygu karmaşasında
O’nunla beraber ağlamıştık. Annesi Zerrin Sultan’a olan isyanında
tırnaklarımızı kemirmiştik. Bu bölüm aynı zamanda NilMet aşkı içinde önemli
adımlar atan bir bölüm olmuştu. Kısacası bu bölüm neresinden tutarsanız tutun
sadece dizinin değil, Türkiye dizi tarihinin en iyi bölümlerinden biri
olmuştur.