Mahinur Ergun… Her bir repliğinde bir kez daha hayran oldum
kendisine. Kenarda bir süs bitkisi gibi bırakmadığı karakterlerini oya gibi
işleyişine hayranlıkla baktım. Yudum yudum içtim yarattığı karakterleri,
keyfini süre süre izledim. Ne zaman “Bu, böyle olmaz ama!” diyecek olsam, onun
öyle olmasına ikna edildim. Ne zaman bir karaktere kızacak olsam, insanın
kusurlarıyla büyüyen bir varlık olduğuyla karşı karşıya bırakıldım.
Mahinur Ergun başta olmak üzere senaryo ekibine; Melih
Çam’a, Halide Meriç’e, Sılan Uras’a çok teşekkürler! Anlattığınız masal, dinlediğim
en güzel şarkı oldu. Ve tekrar tekrar dinlemek istediğim…
Cem Karcı… Yıllar önce Uçurum’u izlediğimde yarattığı
dünyayla kurduğum bağ, günden güne kopmayacak kadar sağlamlaştı. Hayat
Şarkısı’nı başkasının gözünden izlediğimi düşünemiyorum bile. Hülya’nın
gözlerinin derinliklerinden çıkardığı inci tanelerinde takılı kaldım
haftalarca. Kurduğu sıcacık dünyayı, hiç yokmuş gibi çektiği sahneleri,
‘duygu’yu her daim başının üzerinde taşıdığı 57 bölümüyle bende yeri bambaşka.
Cem Karcı’ya aynı özenle eşlik eden ikinci yönetmenlerimiz
Benal Tairi ve Çiğdem Bozali; kalbimi güp güp attıran birçok sahnede imzanız
var. Cem Karcı, Benal Tairi ve Çiğdem Bozali başta olmak üzere reji ekibine çok
teşekkürler!