Hayat Şarkısı, 9 Şubat’ta yayın yolculuğuna başladığında
çeşitli duygular uyandırmıştı bende de. Ben de çoğu seyirci gibi “Onu ilk ben
gördüm!” diye haykıran kız çocuğunu merak etmiştim. Çok sevdim, keyifle
izledim, heyecanlanarak yazdım; iyi de anlaştık kendisiyle. Kalbimde yeri baki…
Bir hayalin peşinden koştum, yeri geldi nefessiz kaldım; şimdi ise bir uçan
balon bıraktım gökyüzüne. Sonsuzluğa…
Çok sevdim Hülya’yı, ona çok inandım. Ona inandıkça huzur
doldu kalbime, istemsizce. Hülya, umudun ta kendisiydi çünkü. Hülya,
istiridyenin içindeki inci tanesiydi.
Hülya kadar hatta belki Hülya’dan daha çok Kerim’e inandım.
Değişeceğine, seveceğine inandım. Yeri geldi kızdım ama Kerim güzel günlerin
habercisiydi. Çok sevdim.
Hülya ve Kerim’in aşkı demlendikçe güzelleşirken, onlara
böyle güzel bir aşkı armağan edenlere her seferinde daha da minnet duydum.