Süreyya ile Faruk
Uzun zamandır Süreyya kadar sevdiğim bir dizi karakteri
olmamıştı, o yüzden yazarken ona torpil yapmaktan korktum ama sonra düşündüm ki
Süreyya zaten dünyalar tatlısı bir kadın ve torpile hiç ihtiyacı yok. Küçük
yaşta ailesini kaybetmesine, sürekli ağır bir depresyondaymış gibi görünen
teyzesiyle büyümesine, maddi manevi türlü çeşitli zorluğa maruz kalmasına
rağmen hayatla bağını hiç koparmamış Süreyya. Işığı kendinden olanlardan,
etrafındaki kötülükler ona işlemiyor sihirli bir şekilde. Kendi gücünden
yarattığı bir kalkanı var. Şaşırtıcı olan tarafı şu, böyle bir zırhla kaplı
olmasına rağmen hiç sert değil, ağırlık yapmıyor insana. Herkesin hayatında
olmasını isteyeceği birisi o. Haliyle Süreyya’nın yanındaki Faruk da günlük
halinden çok daha mutlu, çok daha rahat. Bir yandan bu kadar bağımsız bir
kadınla ne yapacağını bilmiyor, bir yandan beklemediği bir kuyrukluyıldıza
rastlamış kadar heyecanlı. Onu yetiştiren kadının ne kadar sert, ne kadar
köşeli olduğunu izledikçe Faruk’un Süreyya’ya olan sevgisine hak veriyorum.