Başlığın size çok tanıdık geldiğinin farkındayım ancak kıymetinden neremizde saklayacağımızı bilemediğimiz, üçüncü sezonda izleyenlerinin devcileyin gökkuşağı kaplı bir kalp olarak uyanmasına sebebiyet veren, minnoşlar minnoşu, tamtetemati gençlik dizisinin o eski halinden maalesef ki eser yok dördüncü sezonda.
KENDİMİ ÇILDIRAYAZDIM!
Sevgili NRK yetkilileri Isak sezonundan sonra daha iyisini yapamayız diyerek milattan önceki devirlerde yaşamış ve diziyi on saniye bile izleme şansı elde edememiş fosillere mi yazdırdı senaryoyu? Bu ne biçim kopukluk? Siz ne yapıyorsunuz? Biz ne izliyoruz? Neler oluyor?
Kısacası Skam 4. Sezon beni derin hüzünlere ve avuç avuç sinir haplarına sevk etti. Dizi hakkında genel bir fikir edinmek ve olan biteni öğrenmek için şurayı okuyabilirsiniz.
Dördüncü ve son sezonun fragmanı çıktığında şafak sayan her izleyeni gibi – Evet, bir sezon daha olmayacak. Evet, Chris ve ‘Wilhelm’ artık yok. Ve evet, Herman askerde.- Sana ile karşılaştığımda hem şaşkınlık hem de buruk bir mutluluk yaşadım.
Şaşkındım çünkü Vilde dahil olmak üzere bütün karakterleri işlemelerini bekler ancak Sana’nın üzerine kurulan bir sezon görmeyi ummazdım. Çünkü Sana’ya gelene kadar çözülmemiş dağlar kadar sorunumuz vardı. Buruk ve mutluydum çünkü Sana çok güçlü bir kızdı ama aklım bir daha göremeyeceğimiz karakterlerde kalmadı dersem de yalan söylemiş olurdum.
Bu nedenle Isak – artı olarak bol bol Even- gördüğümüz alaimisema tadındaki muhteşemler harikası pofuduk 3. Sezondan sonra gelen sezonla beklentilerimi yüksek tutmak istemiyordum… Tabii ki de düşük kalamadılar!
Norveç yapımında Müslüman bir karakter işlenecekti… Acaba nasıl anlatacaklardı? Sana, kendinin farkında ve öz güvenli bir kızdı. Bilgiliydi, bence alımlıydı da. Neler neler anlatılırdı, minik kalbim sevgi şarkısı söyleyen bir kuş gibi uçuyor, uçuyor, uçuyordu. Sonra bir cama tosladı ve öldü.
Bizim akıllı kızımız yerini “HORMONLAR BAZI ANLAMLARA GELMİYOR ALBAYIM!” diye gezen ergen ve karmakarışık olmuş bir şeye bıraktı. Ne olduğunu tanımlayamıyorum, belki de sarı mutfak bezi ya da elden kayan çaydanlık sapı olabilir. Ama kesinlikle o karakter Sana değildi. Naiflik ederek görsel ikizi olduğunu düşünüp bütün sıkıntılarımı içimde tuttum ilk bölümü izlerken.
Ancak ikinci bölümde Noora ve Sana’nın bir çocuk yüzünden karşı karşıya gelebilecek olmalarının sinyali verildiğinde eser miktarda kalan asfalya tanelerim de koşarak benden uzaklaştı ve metropol aydınlatacak enerjideki sinirimle beni baş başa bıraktı.
Ayrıca yaşanan absürtlükler bununla da sınırlı değil.
Şafi mezhebine mensup bu hanım kızımız –namaza başlayışı ve ellerinin duruşunun benim daha önce görmediğim bir şekilde olması hasebiyle araştırdım, arada açıklamış olayım- yüzünde makyajla, ibadetine uygun olmayan kıyafetiyle, ayakkabı ile gezilen ve temizliğinden asla emin olunmayacak yerlerde namaz kılmaya çalıştı. Hadi kıyafeti çok dar değildi diyelim ve makyaj kısmını abdestin mantığına ters düşmediğini sayalım temiz olmayan yerde namaz kılmaya çalışmak nedir?
Hiç mi araştırmadınız üzerine sezon kurduğunuz kızın dini neler söylüyor diye?
Müslümanların sadece kendi inançlarından kişilerle evlendiğini ve bunun Kuran’da yazdığını söyleyen kız ibadetini ne şartlarda gerçekleştirebileceğini bilmiyor mu? Isak bir önceki sezon kendi kendine kördüğüm olmuşken ona yardım eli uzatan ve sevgi üzerine konuşup eşcinsellerle bir problemi olmadığını söyleyen bir karakteri ne hale getirdiniz?
Noora desen güçlü, feminist ve aklı başında bir karakterden silik, içine kapanık birine nasıl dönüştü? ‘Wilhelm’ karakteri ortalarda görünmeyince nasıl it, kopuk, serseri, pislik olarak yaftalandı ve bunu Eva gibi biri yapabildi? Bu lafı Chris ona neden taşıdı?
Kabuk değiştiren, büyüyen, değişen karakterleri anlarım ama bütün sezonlarda aynı olup yeni sezon başlayınca fırıldak olan karakteri anlamam.
Parça parça gelen bölümleri bulabilmek adına neredeyse deep web’e bağlanacak izleyenleri, “Altyazısı çıkmış mı ya? Neyse izleriz bi’ ara…” diyen ve gözü yolda gönlü Chris ile ‘Wilhelm’de kalan bir avuç azınlığa dönüştü. Diziye dair elimizde kalan ve tek mutluluk veren şey ise Evak çifti. Tamam, hakkını yemeyelim Vilde’nin mutlu halleri de hoş. En azından Vilde hep bildiğimiz Vilde, değişmedi.
Kendi dizilerimizi –haklı olduğumuz noktalarla- yerden yere vurup yabancının işine gelince her şeyi tozpembe gören gözlerim kör oldu. İşlenebilecek onlarca çatışma, kullanılabilecek milyonlarca problem varken neden güçlü kızları hormon savaşına kurban ettiniz?
Sezon tanıtımındaki ters işleyiş, Noora’ya çelme takan Sana ve Black Swan’a yakın makyaj bu yüzden miydi?
Bölümler bu şekilde devam ederse bir gün gözlerinizi “Türk kızı Norveç’te dehşet saçtı!” manşetli bir sabaha açabilirsiniz. Korkmayın. Benimdir o. Senaristleri rehin almış, yapım ve televizyon yetkililerine bir anlaşma sunuyorumdur.
Tabii ki şu cümle yankılanır haberde “Ey NRK siz kimsiniz ya?”
*
Wilhelm aslında William. Noora ona hep bu şekilde seslendiği için anmak istedim. Gönlümüzdesiniz çocuklar…
Evak; Even ve Isak'ın çift ismi.
Black Swan; Natalie Portman ve Mila Kunis'in başrollerini paylaştığı film.