İzleyecek dram soslu bir polisiye-gerilim dizisi bulmak hiç de kolay bir şey değil.

Evet, polisiye dizilerin sayısı Türk dizilerini düşündüğümüzde bile sayıca az değil. Ama 'izleyecek' kelimesini boşuna kullanmadım ben, bir de elimizde güzelinin olması lazım. Bizde de etrafın bunlarla dolup taşmış olduğunu iddia edemeyiz.

Rica ediyorum, Arka Sokaklar demeyelim bir kere. İstikrarı ve bölüm sayısı tabii ki ortada ama ben doğruya doğru, onu bir polisiye diziden ziyade daha çok aile dizisi olarak görmeye başladım artık. İçinde gerilim olduğunu, peşinden sürüklediğini de iddia edemeyeceğim zaten. Behzat Ç gibi genel bir kitleye göre kaliteli olanlarınınsa peşinden kuyruğu gibi dolanan bir kurum var malum başımızda.

Üstelik bu kadar da değil; maalesef Türk insanının kendisi diye bir gerçek var elimizde. Ülkemizdeki insan profilinin izlediği veya tutan dizilerin profili aşağı yukarı belli. Bu nedenle polisiye-gerilim denemesini pek de fazla görmüyoruz. Örnek kısıtlı. Gördüğümüzün de ömrü pek uzun sürmüyor...

Masum ise tüm bu durumlara alternatif olarak doğup da karşımıza gelen bir yapım, değeri bilinesi. Dijital bir ortamda ekrana gelmesi sayesinde üstündeki RTÜK baskısını daha az hissediyor. Bu nedenle türünün hakkını vererek polisiyesini de, gerilimini de, dramını da izleyiciye rahatça hissettiriyor. Bazıları için temposunun biraz yavaş geldiği aşikar ama kaptırıp da gidebilen için yeme de yanında yat bir durum var ortada. Türün kendisi için de aksi lazım değil zaten. Ömrü ne olacak, nereye bağlanacak derdi de yok üstelik. Sekiz bölüm süreceğini bilerek girince türün hakkını verecek derecede bir planlama yapma imkanı da olmuş.

Üstelik kadrosu sayesinde tanıtımını da iyi yapınca izleyiciyi rahat bir şekilde polisiye veya gerilim falan demeden kendine çekiveriyor. Yani elimizde türle ilgili bir sorun yok; gerekli koşullar sağlandığında insanlar Masum'a doğru çekilmeleri gibi polisiye-gerilim dizisini de izleyiveriyor.