Grey’s Anatomy, kış tatilinden You
Can Look (But You'd Better Not Touch) bölümüyle 26 Ocak’ta döndü.
Geçtiğimiz bölümü Alex’in hapishaneye girip girmeyeceği sorusu ile bitirmiştik
ve aslında yeni bölümün ilk sahnesinde görmek istediğim tek şey de bunun
cevabıydı ama bölüm bunun yanından bile geçmiyordu, bir o kadar da direk cevabı
anlatıyordu aslında. Bölüm, Grey’s Anatomy’nin neden 13 sezondur tekdüzeliğe
düşmeden, sıkıcı olmadan, ‘Öff gene aynı şey’ dedirtmeden sürdüğünün 45
dakikalık bir tarifiydi adeta.
Bölüme bayıldım ama esas sevdiğim
şey, bu bölüm özelinde değil, Grey’s Anatomy’nin genelinde olan güçlü hikaye.
Karakterler değişse de, ‘O giderse kesin izlemem’ denilen herkes teker teker
gitse de bu diziyi yine de izleyebiliyoruz çünkü ön planda olan şey hep hikaye
ve o gücünü hiç kaybetmiyor. Tek bir ameliyathanede sadece üç doktorla geçen
bir bölüm de seyretsek de sıkılmıyoruz, bütün bölüm tek bir doktoru anlatsa da.
Ne yeni gelen karakterleri yadırgıyoruz, ne gidenlerin sessiz sedasız ortadan
kaybolmalarını zira hikaye hepsinin üstünde. Yerli dizilerde eksikliğini en çok
gördüğümüz mevzunun bu olduğunu düşünüyorum çoğu zaman.
Elbette her hafta saatlerce süren
dizilere hikaye yazmanın imkansızı başarmak olduğunu biliyorum ama tek sorun
süre de değil sanki. ‘Bu bölüm başrolleri hiç bir arada görmedik’ diye isyan
eden izleyici de bir zorluk, gündemin tamamen dışında kalmaya çalışmak da. Dizileri
sadece izleyen biri olarak bile aklıma gelen bir sürü bağlayıcı nokta var, bir
de içerideki insanlar için düşünün. Sadece internetten yayınlanacak diziler
göreceğimiz Blu TV, Puhu TV gibi platformların bu gidişatı değiştireceğine dair
yüksek umutlarım var aslında ama oyuncuların bile bu ortamlardan bahsederken ‘Ne
güzel, artık birbirimize 150 dakika bakmak zorunda kalmayacağız’ diye söze
girmesi beni üzüyor zira en temel mesele o değil sanki, olmamalı gibi. İnternet
yayını ile televizyon arasındaki tek fark süre olduktan sonra buna gelişme denebilir
mi?
Grey’s Anatomy’ye duyduğum sonsuz
hayranlıkla başlayıp yine yerli dizilere getirmeden duramadığım satırlarımı
bitirmeden önce Alex umarım sersem Jo yüzünden kendini dönülmez yollara
atmamıştır diyor ve herkese iyi seyirler diliyorum.