Önceki yıllarda Zeki Demirkubuz, Tuncel Kurtiz ve
Barış Bıçakçı'nın seçtiği filmleri sinemaseverlerle buluşturan Gezici Festival,
bu yıl Murathan Mungan'ın özel seçkisini, Rashomon,
Cinayeti Gördüm ve Konuşma,
"Gerçeğe Açılan Üç Kapı" bölümünde gösterdi. Bu akşam (30 Kasım)
Çağdaş Sanatlar Merkezinde, Murathan Mungan bu üç film üzerinden gerçeklik
algımızı sorgulayan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Söyleşiyi iki bölümde gerçekleştiren Murathan
Mungan, ilk bölümde bu üç filmi neden seçtiğini aktardı. Buna göre Murathan
Mungan’ı bu üç filmi seçmeye iten sebebin biraz da yazarın kişisel
sorgulamasına dayandığını öğrendik. Yazar, gerçeklik, hakikat ve yalan
algılarımız üzerince çokça düşündüğünü anlattı. “O gece üzerinde kırmızı değil
mavi elbise vardı” cümlesinden başlayıp gerçeklik algımız ve bu algıyı
etkileyen unsurlar hakkında saatlerce konuşabileceğini belirten Murathan
Mungan, bu üç filmin bu temaları işleyen başarılı filmler olduğu için seçtiğini
söyledi.
Söyleşinin ikinci kısmında gerçeklik, algılar, hakikat
üzerinden bu üç filmi nasıl gördüğünü anlattı. İyi bir yönetmenin uyarladığı
eserin temel sorununu iyi aktardığını, bu açıdan
Cinayeti Gördüm filminin yalnızca Antonioni filmi değil, bir
Cortazar romanı olarak da ekrana yansıdığını vurguladı. Murathan Mungan için
filmin görselliği filmi bu kadar etkileyici kılan unsurlardan biri. Yazar,
görüntü yönetmenin başarılı bulduğunu ve bu görsellik sayesinde filmin 60lar
dönem filmi olarak dünya sinemasında yer aldığını belirtti. “Bir moda dergisinin
sayfalarını karıştırıyormuşsunuz gibi” hissedeceğimizden bahsetti.
Bir yazarın kelimeleri ile film izlemiş gibi olduk.
Filmin yarattığımız gerçeklik sanrılarını moda
fotoğrafçısı Thomas karakteri üzerinden çok etkileyici şekilde yansıttığını
dile getirdi. Thomas bir gün parkta moda çekimi yaptığı sırada bir cinayete
tanık olduğunu düşünür ve o noktadan sonra gördüğü ile gördüğüne inandığı şey
arasında kendini inandırma mücadelesine girer. “Fotoğrafta ne görmek
istiyoruz?” sorusundan yola çıkan yazar, filmin başlangıcında ve bitişinde
kullanılan pandomim gösterisi sahnelerinin bu soruyu yansıttığına inanıyor.
Ayrıca yazar iki sahneden ve filmin müzik kullanım tarzından etkilendiğinden bahsetti.
Bahsettiği iki sahne ise şöyle Thomas parkta çekim yaptığı sahne ve bu çekimlerin
fotoğraflarını tek tek evde duvarına taşıma sahnesi. Bu sahnede rüzgârın ve
ağaçların sesi dışında başka bir müzik kullanılmamasının sahnenin kendi kendini
anlatmasına izin verdiğini vurguladı ve gerçeklik ile seyircinin tek başına
kalmasının sağlanmasını önemli bulduğundan bahsetti. Thomas kendi evinde
gördüğü cinayeti kanıtlamak adına parkta çektiği fotoğrafları büyütüp duvarına
astığında fona verilen müziğin ise bizi Thomas’la birlikte bir gerçekliğe
inanmaya ittiğini ve bu kurguyu çok başarılı bulduğunu belirtti.
İkinci film The
Conversation. Francis Ford Coppola’ya 1974’te Altın Palmiye kazandıran Konuşma (The Conversation), ünlü
yönetmenin önemli filmlerinden biri. İleri teknolojiyi kullanarak dinleme ve
izleme yapan özel dedektif Harry Caul’un obsesif kişiliği ve karmaşık iç
dünyasını ele alan filmde, genç bir çifti takip etme görevi verilen Harry, çifti
izlerken kaydettiği konuşmalarda duyduklarından etkileniyor, zamanla paranoyaya
kapılıyor. Murathan Mungan bu filmin “Ne duymak istiyoruz?” sorusuna çok güzel
cevap verdiğini anlattı. Dinlediğimiz şeylerde karşımıza çıkan gerçekliği nasıl
algıladığımızı, nasıl yeniden ürettiğimizi ya da kendi paranoyalarımızla
kendimize nasıl yeni gerçeklikler yarattığımızı anlatan başarılı bir film olduğunu
vurguladı.
“Gerçek" denen şeyin göreceliğine vurgu yapan Rashomon, 12’nci yüzyıl Japonya’sında geçen
bir film. Film, karısıyla birlikte ormandan geçerken öldürülen bir adam,
tecavüze uğrayan karısı ve olayla ilgili farklı insanların anlattığı birbiriyle
çelişen hikayeler üzerinden gerçekliği sorguluyor. Murathan Mungan, herkesin “gerçeği”nin
farklı olduğu anlatan filmin Japon kültürünü de yansıttığını dile getirdi.
Murathan Mungan söyleşi boyunca yalnızca filmlerin
konularından bahsetmedi, kendi hayatından anılar da ekledi. Bu sayede biz
sadece o filmleri merak etmekle kalmadık, aynı zamanda yazarın sözcükleri ile o
filmleri yeniden yazdık. Öyle güzel anlattı ki izlemediğim bazı filmler bile
aklımda kare kare canlandı. Ve yazarın filmler ve gerçeklik algısı ile kurduğu
bağlara hayran kalmamı sağladı.