Ağır bir Gilmore Girls hayranı
olarak söyleyebilirim ki dizinin en sevdiğim yanlarından birisi hem Lorelai hem
Rory’nin (aslında neredeyse bütün Stars Hollow’ın) arka arkaya, nefes bile
almadan hızlı hızlı kurdukları cümleler. Öte yandan, konuşmaya başladığı günden
bugüne kadar en sık duyduğu uyarı ‘Yavaş konuş’ olan biri olarak da
söylemeliyim ki gerçek hayatta hızlı konuşmak hiç de o kadar eğlenceli değil,
ne konuşan ne de dinleyen için. Her söylediğinizi üç kere tekrar etmek ne kadar
sizin için ne kadar sıkıcıysa, ‘Ne dedin anlamadım?’ diye sürekli sormak da
karşıdakiler için o kadar büyük bir zulüm. En iyisi sürekli aynı insanlarla
takılmaya çalışmak, böylece en azından konuşmanızın bir kısmının anlaşılacağını
garanti edebilirsiniz.
Yine de bütün bunlar Gilmore
Girls’ün yıldızı Lauren Graham’ın Kasım 2016’da çıkan kitabı Talking as Fast as
I Can’e bayılmayacağım anlamına gelmiyor. Henüz dilimize çevrilmediği için
burada yayınlanırsa başlığı ne olur bilemiyorum ama ‘Konuşabildiğim kadar hızlı
konuşuyorum’ diye çevrilebilir anlamı. İlk kitabı olan Someday, Someday Maybe’nin
(Bir Gün, Belki Bir Gün-Pegasus Yayınevi) aksine bu bir roman değil, kendi
hayatının bir kısmını paylaşıyor bizlerle. Romanında da aktör olmaya çalışırken
yaşadıklarıyla benzerlikler var ama bu kitabında daha detaylı anlattığı gibi,
otobiyografik bir roman değil. Kitabın tam ismi ‘Talking as Fast as I Can: From
Gilmore Girls to Gilmore Girls (and Everything in Between). Lauren Graham’ın
aktör olarak başarmaya çalışırken yaşadıklarının yanı sıra, adı üstünde ilk
Gilmore Girls’ten yeniden birleşmeye kadar geçen sürede olan bitenden
bahsediyor. Kitabı okudukça Lauren Graham’ın neden Lorelai Gilmore olmakta bu
kadar başarılı olduğunu daha iyi anlıyorsunuz aslında çünkü Lauren’ı mı yoksa
Lorelai’ı mı dinliyorsunuz karıştırdığınız anlar bile gelebilecek kadar
benziyorlar birbirlerine.

Ben en çok Project Runway’de jüri
üyeliği yaptığı bölümle ilgili anlattıklarını sevdim. Zaten bayıldığım da bir
programdır, onun olduğu bölümü açtım bir daha izledim. Bir de Aralık ayında
kaybettiğimiz Carrie Fisher’la ilgili yazdıklarını (tabii o yazdığı sırada
henüz hayattaydı) okurken çok etkilendim. Gilmore Girls seviyorsanız, Lauren
Graham’ı merak ediyorsanız ya da kendilerini anlatırken kasılmayan şöhretlerin
hangi topraklarda yetişebildiğini merak ediyorsanız okuyun derim. İyi okumalar.