Oynaması da izlemesi de zevkli erkek karakterler

Kara Sevda | Emir Kozcuoğlu- Kaan Urgancıoğlu (Star TV)
Cansu Mimaroğlu

Yerli dizilerde esas oğlanla kızın belirli kalıpları vardır. Bir kere belli başlı erdemlere sahiptir, her daim dürüsttür. Kimsenin canını bilerek yakmaz. Zeki, çevik ve ahlaklıdır. Bu da, doğru yazılmadığı zaman, sıkıcı ve izlemesi keyifli olmayan karakterlerin doğmasına neden olur. Buna karşılık kötü karakterlerin bu kadar keskin sınırları olmaz. Her şeyden önce, hikayeye yön verdikleri için sınırsız kötülük yapabilme hakkına sahiptirler. Hele bir de “kötülüğü” bir temele dayanıyorsa ve içinde eser miktarda da olsa merhamet, vefa gibi insani duygular barındırıyorsa, böyle karakterleri izlemelere doyum olmuyor cidden. Bence Emir Kozcuoğlu da bu karakterlerin başında geliyor.

Emir’in en önemli özelliği zekası. Evet, bu zekasını hayırlı bir işe yorduğunu görmedik. Mesela yumurtanın bir yarısını farklı bir diş macunuyla, diğer yarısını başka bir diş macunuyla fırçalayarak bilime büyük(!) katkılar sağlamadı. Ama zaten İsviçreli bilim adamı olmak gibi bir iddiası da yoktu. Başından beri hedeflediği tek şey Nihan’la birlikte olmaktı. Bu uğurda çokça kötülük yaptı, birilerinin hayatını çaldı ve sonunda istediğine kavuştu. Nihan’ı kendine mahkum etmek için kurduğu tuzak zekasının sadece çok küçük bir kısmını gösteriyordu. Esas olarak, “Emir Kozcuğlu zekasının” ne demek olduğunu, hikayenin başlamasından 5 yıl sonra öğrendik.

Kemal onun kurduğu tuzakları, oyunları çözmeye çalıştıkça, o çok daha geniş kapsamlılarını kurdu. Adeta aralarında bitmeyen ve süratle oynanan bir satranç vardı. Devamlı olarak karşılıklı hamlelerini yaptılar. Piyonlar değişti, hatta bazen taşlar birbirine karıştı ve biz her defasında Emir’in hamlelerini kah hayretle, kah takdirle izledik. Bu kadar geniş çaplı, uzun vadeli ve bol cepheli planlar kurup, büyük çoğunluğunda da başarıya ulaşmak herkesin harcı değildir.

Emir’in Nihan’a duyduğu, onu uğruna bitmek bilmez bir savaşa sokan kara sevdası, basit bir “sahip olma” arzusundan kaynaklanmıyordu elbette. Öyle olsaydı bu karakteri sığ bulur ve çok daha kötücül biri olarak değerlendirirdik. Elbette ki sevilesi halinde, bünyesindeki şeytan tüyünün de payı var. Lakin Emir’in, Nihan’a aşırı tutkusu, daha çok bir şeylere tutunma ve sevilme ihtiyacından doğuyor ve bunu fark eden izleyiciler olarak, ne yaparsa yapsın, bir yanımızla onu sevmekten kendimizi alamıyoruz.

Bilirsiniz, kız çocukları babalarına aşık olurken, erkek çocukları da annelerine düşkündür. Emir’in annesi ise oğlunun gözlerinin önünde kaza geçirip komaya girmişti. Emir de, hayran olduğu annesinden en çok ihtiyaç duyduğu yaşta mahrum kalınca, hırs küpü babasının elinde yanlış yetiştirildi. Sevgisiz büyütülmüş olmanın ruhunda açtığı yaraların onarılmasını bekledi hep. Pek çaktırmasa da, içten içe birileri ona şefkat göstersin, onu çok sevsin, sarıp sarmalasın ve hiç terk etmesin istedi. O yüzden de Nihan’a aşırı derecede tutkun. Bana göre Emir’i en izlenilesi yapan da bu derinliği ve içinde sakladığı kalbi kırık oğlan çocuğudur. Nihan onun sevdasına karşılık verebilseydi eğer, bambaşka bir Emir Kozcuoğlu olabilirdi. Bence bunun en büyük ispatı da, minik Deniz’le kurduğu saf iletişimdir.

Emir Kozcuoğlu demişken, onun esprili kişiliğinden bahsetmemek de olmaz. Nihan bunu, “Emir’in yersiz mizah anlayışı” olarak tanımlasa da ben onun repliklerini her duyduğumda çok gülüyorum. Doğaçlama olarak, seri halde ve hiç gülmeden, uzun tiratlarla insanlara laf sokma yeteneğine sahip. O tam bir laf cambazı.

Bu kadar çok yönlü ve oyuncaklı bir karakteri canlandırmak her oyuncunun hayalidir. Çünkü böyle bir karakter, iyi ve kötü yönleriyle bir oyuncunun tüm sınırlarını zorlar. Dozunda yansıtıldığı zaman da izleyici açısından seyrine doyulmaz ve yıllar geçse de unutulmaz efsane karakterler çıkar. Emir Kozcuoğlu da, Kara Sevda bittikten yıllar sonra da hatırlanmaya devam edecektir.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER