Hüseyin Cevher
Hayat Şarkısı’nın ilk bölümlerinde Kerim ve Hüseyin’den
bahsederken iki kardeş yer değiştirecek demiştim. Hüseyin’in bastırdığı
duyguları dışa vurduğunda hayatını kökten değiştirecek kadar önemliydi çünkü.
Hüseyin göründüğü kadar güçlü bir karakter değildi. Yıllarca
babasının isteklerini kayıtsız şartsız kabul etmiş, kendi isteklerini halının altına
süpürmüş, duygularını dinlememiş bir adamdı Hüseyin. Ergenliğini yaşayamamıştı
muhtemelen. Üzerine aşık olduğu kadını kaybettiği de düşünülünce hayattan
beklentisi kalmamıştı belki de. Bir de ailenin büyük oğlu, veliahtı olma sıfatlarına
da sahip olunca hiç düşünmeden sevmediği bir kadınla nikah masasına oturmuştu. Hal
böyle olunca fırsatını bulduğu ilk anda kaçtı bu esaretten.
Evet, Hüseyin’in yaşadığı şeyin adı tam anlamıyla esaretti.
Ama bu durum dünyaya gelmesine sebep olduğu kızını dahi yok sayarak kaçmasını
gerektirmiyordu. Nihayetinde Melek’in de Zeynep’ten farklı olmadığını görüp,
ayağına prangalar bağlanmaya çalıştığını hissettiği an yeniden kaçmaya çalıştı.
Ve geriye dengesiz, ne istediğini bilmeyen, ergen tavırlardan uzaklaşamayan bir
Hüseyin kaldı.
Hüseyin’in dönüşümüne neden olan ise ne Melek, ne de Zeynep’ti.
Hüseyin, Kerim sayesinde girdi o değişim çemberinin içine. Kerim’in hayallerinin
peşinde koştuğunu gördü, Kerim’in kendinden başka kimseyi önemsemediğini gördü ve
Hüseyin’in dönüşümü böyle başladı.
Yazı devam ediyor...