Hülya Çamoğlu Cevher
Hülya, 8 yaşındayken görüp de aşık olduğunu söylediği
Kerim’e aşık değildi aslında. Sadece bunun aşk olduğuna inandı, belki de
inanmak istedi. Acılar içinde büyüdükçe daha da bağlandı bu hayaline. Kerim’le
aynı eve girdiğinde aşkın ne olduğunu da anlamaya bir adım daha yaklaşmıştı
aslında. Önce kendi emelleri uğruna sevdiğini söylediği adamın canını yaksa da,
onun kalbini gördükçe bambaşka düşüncelere uzandı Hülya. Bulutlara çıkardığı
adamın zaaflarını gördükçe kendi zaaflarını da görmeye başladı. Ve asıl aşk o
zaman başlamıştı.
Sevdi, sevildi. Ve değişti Hülya. Kimi zaman kuşandığı
zırhını bıraktı bir kenara, kimi zaman daha da sarıldı zırhına.
36 bölümlük yolculuğuna baktığımda Hülya’nın çok değiştiğini
söyleyemem. Sadece olgunlaştı. Ve sevmenin anlamını kavradı. Hülya’yı
olgunlaştıransa kuşkusuz ki Mehmet. Hülya’nın sızlayan yaraları vardı, Mehmet
onları dindirdi. Hülya’nın en büyük özlemi mutlu bir yuvaydı, Mehmet ona sahip
olmasını sağladı. Hülya’yı daha ‘düşünceli’ bir kadın yapan her şey Mehmet’in
eseri aslında.
Yazı devam ediyor...