Mutluluktan haber veren dilek taşı gibi: Doctors

Mutluluktan haber veren dilek taşı gibi: Doctors
Ne kadar çok dizi izliyoruz aslında. Bilinçli ya da bilinçsiz. Bazıları zihnimizin karadeliklerinde kaybolurken bazıları ise dilimize en yakın yerde kalıyor. Hep ondan bahsetmek istiyoruz. Onu anlatmak, gözlerimizi kapattığımızda o karakterleri görmek istiyoruz. Hele bir de konu aşk ise bir şeyler söylememek ya da konuyu geçiştirmek mümkün olmuyor. Herkes âşık oluyor. Kimisi çiçeğe böceğe, kim cinsine, kimi hemcinsine âşık oluyor. Kimisi ise Yaradan aşkı ile yanarken buluyor kendisini. Kalbimizin çarpması bile bir mucizeyken, başkası için çarpan bir kalp! Aşk be!

***

Good Doctor, Emergency Couple, Yong Pal gibi hastane-doktor hikayelerini oldum olası sevmişimdir. Ama Doctors’ın yeri başka… Bu adamlar bunu nasil başarıyor, anlamıyorum. Arkadan gelen hep öne geçiyor. Çıta yükseldikçe yükseliyor.

2016, Güney Kore yapımı Doctors dizisi, benim gibi bardağın her zaman dolu tarafını görenlerin bile karanlığa düştüğü bu günlerde aşka, insanlığa, kalbe olan inancımı tazeledi. (Gerçek dünyadan bir hayır bulamadıysam demek ki.) İlk önce dizinin künyesini bırakıyor, sadece benim değil ulaştığı her kişinin kalbini iyileştiren Doctors dizisini, diğer dizilerden ayırdığını düşündüğüm özelliklerine geçmek istiyorum.
 
Yönetmen: Oh Choong Hwan
Senaryo: Ha Myung Hee
Oyuncular: Kim Rae Won, Park Shin Hye, Lee Sung Kyung, Yoon Gyun Sang, Ji Soo, Kim Young Ae, Jung Hae Kyun, Park Ji A, Han Bo Bae, Moon Ji In, Kim Gang Hyun, Baek Sung Hyun, Kim Min Suk
Kanal: SBS
Bölüm Sayısı: 20
Tür: Hastane dizisi, dram, romantik-komedi
Yayınladığı Tarihler: 20 Haziran – 23 Ağustos 2016
 
1-En büyük değişim: Gelişim
Hayat değişik bir zaman süreci. Tek başına “hayat” deyip, geçemeyeceğimiz türden. Çırılçıplak mı geliyoruz sanıyorsunuz şu dünyaya? Kaderimiz, şansımız, şanssızlığımız, inancımız hepsi üzerimizde, birlikte doğuyoruz. Hepsi bir araya geliyor, bizi bazen yerin dibine sokuyor, bazen göklere çıkartıyor; bazen eve hapsediyor, bazen sokağa atıyor; bazen öldürtüyor bazen hayat kurtartıyor. Bazen en yalnız kalmak istediğimiz zaman başımıza insanları toplarken bazen de en zamansız vakitlerde sevdiklerimizi bizden alıyor. İşin trajikomik kısmı ise bu durumların bir çoğunu tek bir hayatta yaşayabiliyor olmamız. Hayat bizi hamur gibi yoğura dursun ben bu yoğurma sürecine, naçizane, gelişim diyorum. Yoğurdukça daha iyi şekil alıyoruz sanki, ne dersiniz? Tıp ki Doctors dizisindeki Park Shin Hye’nin canlandırdığı Yoo Hye Jung karakteri gibi. İzlediğimiz şeyin kurgu olduğunu bir kenara koyarsak, lisede gangsterden farkı olmayan Yoo Hye Jung gibi bir kızın ilerde başarılı bir cerrah olacağına kim inanırdı? Kurgu bir dünya kurarken karakterin tüm değişimi ve gelişimini sebep ve sonuçlarıyla ele alan senaryolar KALP!
 
2- İlham verilmez, ilham alınır!
Konuyu dağıtmak istemiyorum ama bu maddeyi en iyi kendi edebiyatımızla açıklayabilirim diye düşünüyorum.  Edip Cansever dizelerinde ne diyordu: Bir renk değildir mavi huydur bende… Mavi yüz milyonlarca yıldır olduğu yerinde duruyorken, Edip Cansever ilhamını o duran maviden almış. Mavi, durup dururken Edip Cansever’e “Haydi, sana ilham vereyim.” diyemez ya! (Bu bir burada dursun.)

Doctors dizisi de içine serpiştirilmiş ilhamlarla dolu, almasını bilene. Bir önceki maddede bahsettiğim Yoo Hye Jung karakterinin bütününden tutunda dizi içerisindeki diyaloglara kadar.
“Hayat, fırtınasının geçmesini beklemek değildir; bu fırtınada/yağmurda dans edebilmeyi öğrenmektir.”

Örneklere yine Yoo Hye Jung’dan devam etmek istiyorum. Bu sefer Yoo Hye Jung ve yalnızlığı beraber düşünüyorum. Yalnızlık, kimi zaman insanın dibin dibine sokar. Tutunacak dalı olmayan/kalmayan insanlar görürüz. Çoğu tutunmak için yeni bir dal arayışına girmeye tenezzül bile etmez. Yoo Hye Jung’un yalnızlıktan aldığı ilhamla neleri başardığını görmek muhteşemdi. (Ekranı öptüm!)

3-Less is more!

Çok sevdiğim, benim de hayat düsturum olan sözlerden biridir “Less is more!” Yorumdan yoruma farklılık göstermek ile birlikte kendimce azın daha anlamlı olduğu şeklinde yorumluyorum bu ifadeyi. Etraftaki kalabalık dağıldıkça ya da tozlar alındıkça gösterilmek/anlatılmak istenilen şey her ne ise daha anlamlı oluyor, daha güzel görünüyor.

Doctors dizisinin hikâye örgüsü ve anlatım biçimi olarak da “Less is more!” ifadesinin doğru olacağını düşünüyorum. Çözülüyor gibi durdukça daha çok düğümlenen, karman çorman karakter ve hikayelerden uzak, derdini doğrudan izleyene aktarabilen bir dizi. Eğer izlediğim herhangi bir yapımın türü polisiye, suç, aksiyon vb. türde değilse anlatılmak istenilen derdin dümdüz anlatılması taraftarıyım. Çünkü bahsettiğim türler zaten zihin cimlastiği yaptırırken hikâyenin içine çekebiliyor. Romantik hikayelerde sadece çiftlere yoğunlaşmayı seviyorum.

Sonuç: Doctors dizisine kayıtsız kalamamak için bir sebep daha!

4- Şampiyonluklar (iyi bir ekiple) antrenmanda kazanılır!

Aslında bu maddeyi koyup koymamak konusunda pek emin değildim. Ancak ekranlarını yeni açan seyircilerimizin için bilgilendirme olsun istedim.

Kişisel gözlemim baştan sonra kadar, en ufak ayrıntısına kadar düşülmüş senaryolar ve ayakları yere basan, tutarlı tüm karakterlere inanmakta güçlük çekmediğimiz yönünde. Kurgusuyla, müzikleriyle, replikleriyle de birleştiği zaman ortaya yeme de yanında yat tadında hikayeler çıkıyor. Hikâye başlıyor ve biz bir anda o dizinin bir parçası oluyoruz. Böyle kusursuz işler, yağmur gibi gökten inmiyor. Ekranda izlediğimiz her işi zihin gücüyle yapılan kısmı ve beden gücüyle yapılan kısmı olarak ikiye ayıracak olursak ve zihin gücünü, antrenman alanı olarak düşünürsek şampiyonlukların antrenmanda nasıl kazanıldığı konusunda bize fikir de verecektir. Derdini anlatan düzgün bir senaryo, senaryodaki karakterini anlamış oyuncular ve güçlü bir rejinin elinden çıkan bir dizinin izleyicinin ilk önce zihnine ardından da kalbine ulaşamaması için hiçbir neden yok! (Türkiye’den örnekle açıklama: Hayat Şarkısı, İlişki Durumu: Karışık)
 
Bonus: Kim Rae Won
Kendimi gerçek bir Kim Rae Won hayranı olarak gördüğüm için ona bonus bir madde ekledim. Punch’ta soğuk bir savcı, A Thousand Days' Promise’de hafızası yok olan eski sevgilisine koşan bir adam, Gangnam 1970’de 70’lerden bir gangster, Doctors da ise acısıyla tatlısıyla birçok hissi yüreğinde taşıyabilen başarılı bir cerrah. Yetenek, çalışmak, istemek… Bir de gölgede 55 derece olan gülüş eklenince… <3

İtiraf: Sırf bitmesin diye son üç bölümü izlememiştim. Kötü günlerime saklarım, diye. Çok özledim, dayanamadım, izledim. Artık zor zamanlarımda baştan bir daha seyrederim. ^^

***

Sözün özü; genel hikayesiyle mutluktan haber veren dilek taşı olarak nitelendirdiğim Doctors dizisini izlemenizi tavsiye ederim. Sadeliğin güzelliğinden zevk alanların Doctors dizisinden tatmin olacaktır.

Her zaman olduğu gibi diziden bir parça ile fragmanı aşağıya bırakıyorum. İzleyecek olan herkese şimdiden iyi seyirler!

You're Pretty - 2MUCH (Doctors OST)







BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER