Pazar gecesi Benim Adım Gültepe'nin
yeni bölüm fragmanını gördüm televizyonda. Evet, yeni bölüm.
Bir final yapma nezaketini bile göstermeden, yeni bölüm
yayınlayacaklardı. Saçma sapan bir günde, gece yarısı.
'Elimizde kalmasın, yayınlayalım da bitsin' düşüncesiyle belli
ki. Dizinin senaristi Vurol Yaşaroğlu'nun da tweetini gördüm
ertesi gün. ''Dizi, öylece bitecek'' diyordu. 'Öylece' ne demekti?
Bu ekip 'öylece' nasıl çekmişti son bölümü? Herkes biliyordu
final olacağını. Biz nasıl hiçbir şey yokmuş gibi izleyecektik
ki? İzleyemedim de. Sizin de bölüm yorumu okumak istemediğinizi
düşünüyorum. Yanlış düşünüyorsam kusuruma bakmayın
şimdiden.
Raninitv'de yazar alımları
başladığında tek idealim buydu sanırım, Benim Adım
Gültepe'yi yorumlamak. Sonra Ranini'nin diziyi yorumlayacağını
öğrendim. ''Ben yorumluyorum diye kimseye engel olmuyorum, farklı
bakış açılarımız vardır muhakkak.'' dediyse de çekindim
haliyle. Bu özgüvensizlik ve tereddütle dokunsam elim yanacakmış
gibi uzak durdum birkaç bölüm boyunca diziyi yorumlamaktan. Yerli
dizi olarak takip ettiğim tek işti, zaten her sene Zeynep Günay
Tan'ın dizileri dışında adam akıllı yerli dizi takip
edemiyorum. Nihayetinde Gültepe'yi yorumlamaya başladım
başlamasına, o günlerde dizinin final yapacağı dedikodularını
duysam da inanmadım. Hem Kanal D'nin geçen sene aynı ekibe (Kayıp)
yaptığı hatalarını tekrar yapmayacağını düşünüyordum, hem
de yeni sezondaki PR çalışmaları aklıma geliyordu. Reklam
çalışmaları demişken, bu reyting sisteminden anlayan biri
değilim. Anlamak için de uzman olmak gerekiyor sanırım. Fakat bir
şeyler döndüğü kesin. Anlık reytinglerde birinci gözüken dizi
ertesi gün açıklanan ölçümlerde dördüncü falan çıkıyor,
ne bileyim total ile AB grubu arasında dağlar kadar fark var vs.
Eyvallah, elimizde olan sistem bu ve kanallar da kâr amacı
güdüyorlar haliyle. Tutmayan dizi kaldırılır, kabul. Başka
kanallarda çok daha düşük reytinglerle, sırf kendi masrafını
çıkaran diziler devam ediyorsa, KanalD neden yaptığı işleri
sahiplenmiyor? -ki Benim Adım Gültepe'nin birinciyle burun
buruna olduğu bölümleri hatırlıyorum- Böyle deneme-yanılma
gibi üç bölümde, beş bölümde dizi kaldır. Olmadı, yenisini
yap. Ekibe, emeklere yazık değil mi? Neye göre yapılıyor bu
sözleşmeler?
Twitter'dan bir avuç fan -fan'dan daha
doğru tabir olamaz- Gültepe'nin bitmemesi için destek
topluyordu, değişik bir üslup ile. Değiştirilmesi gereken o
kadar çok şey var ki; üç set çalışanı öldü mesela bu hafta.
İkisi de Gültepe ekibindendi. Bu gencecik yaşlarında
''Neden?'' diye sormaktan başka bir şey gelmiyor elimden.
Akıllarında ne vardı, giderken ne bıraktılar bilmiyorum. Belki
bir iki sohbet etmişimdir, belki de karşılaşmışızdır alakasız
bir yerde. Tanımıyorum yani iki emekçiyi de. Muhtemelen bu
insanları tanıyanlar da başka setlerde, yeni bölümler
yetiştirmek zorunda oldukları için üzüntülerini dahi
yaşayamamışlardır doğru düzgün. Ne yapalım, ölüp gittiler
işte. Ölenleri mi protesto edelim? Yapamıyoruz, beceremiyoruz. Ne
olacak, nereye kadar böyle devam edeceğiz merak ediyorum.
Tüketici toplumu olmanın
gerekliliklerini layıkıyla yerine getiriyoruz, değerini bilmeden fırlatıp atıyoruz. Aylar önce
Gültepe'nin ekrana geleceğini öğrendiğimde ''Umarım
Kanal D ile çalıştıkları için pişman olmazlar.'' dediğim
Zeynep Günay Tan ve ekibi şu an pişman mıdır bilmiyorum ama
olmasınlar. Yaptıkları işe küsmesinler. Onlar her defasında
kaliteli bir iş yapmaya çalışıyorlar ve kalitenin ölçütü de
reytingler değil kesinlikle.
Bu duygu karmaşasıyla, objektif
yaklaşamamamdan dolayı son bölümü ancak izledim. Tam da asıl
derdini anlatmaya başlamış Gültepe.. Kanal D finali
esirgemiş olabilir ama ben ''öylece'' bırakıp gitmek istemiyorum
Gültepe yazılarımı. Vedaları sevmem zaten, veda etmiyorum
tabii ki. Kafamda yazıp, tekrar tekrar kurgulayacağım diziyi. Bana
yeni bir dünya yarattıkları için teşekkür ediyorum tüm ekibe.
Biliyorum; emekten daha çok ruhlarını, yüreklerini koydular bu
işe. O yüzden, yüreği dokunan herkesin yüreğine sağlık.