39.bölümVirgo
En sevdiğin kitabı seçmek
zordur derler; en beğendiğin filmi, en sevdiğin şarkıyı… Çünkü hayat şükür ki
şahane kitaplarla, birbirinden güzel filmlerle, biri diğerini kıskandıracak nefislikte
melodilerle doludur. Hangisine gönlünüz kaysa, diğerinin ya aklı ya hatırı
kalacak gibi gelir. Ve kalır da, çünkü tek bir 'en' yoktur hiç bir zaman;
insanoğlunun yaşadığı tek bir duygu olmadığı için.
Denizin dibindeki avuç
içi kadar bir yer tüm hüzünlerin, öfkelerin, kırgınlıkların baskısına nasıl
dayanıyorsa; Kiralık Aşk’ın 39.bölümü de öyle dayanıyor sevgili Kiralıkçılar. Âşık
ile maşukun tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan o melun sırra, o sırrı
alıp masum aşkı sömürmek için kullanmaya karar veren dünkü dost Fikret
Gallo’ya, yaşanmayı hak eden tüm mutlulukların önüne bir perde gibi gerilen
korkulara ve vicdan azaplarına inat; 39. bölüm açıyor avcunuzu, koyuyor aşk
dolu kalbinizi içine, ellerindesiniz.
Kiralık Aşk’ın 39. Bölümü
çöldeki serap gibi. Kocaman bir çikolatalı kurabiye kavanozu gibi. Bir torba pırıl
pırıl, rengârenk misket gibi. Adeta haftalardır susuzluktan kurumuş olan
dillere şifa oluyor. Her bir yudumunda ayrı bir tat var. En sevdiğiniz lezzet
hangisi, seçemiyorsunuz çünkü birine gönlünüz kaysa diğerlerinin hatırı
kalıyor.
Şiir gibi bir bölüm 39...
Huzur dolu bir aşk şiiri kadar derinlikli ve romantik. Aynı zamanda masal gibi
de... Beyaz atlı prensi var, Külkedisi'nin ayakkabıları var, uyuyan güzeli
var... 39. bölüm; rüzgâr ilk çıktığından beri o rüzgâra kapılıp dans edememiş
olan Defne & Ömer’e bir dans hediye ediyor. Aşığa, maşukunu çok
yakıştırdığı bir gece armağan ediyor. Aşkın, dudaklardan sadece bir sevda
sözcüğü veya yanağa konan masum bir öpücük olarak değil; kalbe tatlı tatlı akan
bir aşk melodisi olarak da dökülebildiğini gösteriyor. 39 öyle bir bölüm ki,
kulaklar bile âşık, kulakları bile düşünmek güzel.
Belki ömür gibi gelen bir
zaman sonunda 'doya doya sevmek' için nihayet ona dönen kadınını; usul usul,
sabırla, kana kana izlerken aşka doyan adamın bölümü 39… Prensesini uyandırmamak
için kapıyı korka korka kapatan, onu bir tüy gibi yatağa bırakıp ayakkabılarını
usul usun çıkaran Ömer’i görünce; günlerce o yatakta uyumuş olan Defne’sinin
yanına neden bir kez bile uzanmamış olduğunu dahi anlıyorsunuz: Her şey adeta o
büyülü an için korunmuş, pamuklar içinde saklanmış. Adam kadının elini tutup
kalbine bastırdığına; ne onlar eski Defne ve Ömer, ne de bu hikâye eski Kiralık
Aşk artık.
Aşk… güzel aşk... aşk güzel…
Ama aşk en çok, demini
alınca güzel. Ve 39 da bu çayın en demli, en güzel yeri.