Kiralık Aşk Timi’nden TOP 5

10. Bölüm
Cansu Mimaroğlu

Bana göre Kiralık Aşk tarihinin en dinamik, en keyifli bölümlerinden biridir 10. bölüm. Her ne kadar 9. bölümü büyük bir hayal kırıklığı ile kapatmış olsak da, bu bölüm beklemediğimiz bir dinamizm ve eğlenceyle başlamış, sonuna kadar da öyle devam etmişti. Zaten bence bir aşk ilişkisinin izlemesi en zevkli kısımları da tam ilişki başlamadan birkaç adım önceki çekişmeli haller, sinyal vermeler, karşı taraftan yakılan sinyalleri almaya çalışmalar, kafa karışıklıkları, kalp çarpıntılarıdır. 10. bölüm de bu konuda son derece başarılıydı.

Başlarda, Ömer’in asistanlığından istifa ederek Sinan’ın asistanı olan Defne’nin bu kararı üzerine, hayatında ilk defa birine, biraz geç de olsa, “Gitme!” diyen Ömer Beyler eski soğuk ve laf sokmalı haline geri dönmüştü. Meşum geceden sonra asansör önündeki ilk karşılaşmalarında, Defne’ye gıcıklığına önerdiği pozisyonlar aslında zamanla birer birer gerçekleşti. Defne önce tasarımcı oldu, şimdi de eş durumundan genel müdür sayılır. Asansörün ne kadar işlevsel bir araç olduğunu öğrendiğimiz ve hayaller kurmamızı sağlayan bir bölümdü ayrıca bu bölüm. (Çok şükür, 10. bölümde asansörde olabileceklere dair kurduğumuz her türlü hınzır hayallerimiz zamanla gerçekleşti. ;))

Sonra bir Feryâl'dir tutturdular. “Feryâl diyosun?” Ömer’le geçmişte bir şeyler yaşamış olmasına rağmen, izleyici tarafından sevgiyle ve heyecanla karşılanmıştı Feryâl Hanım. Bu durum, Kiralık Aşk tarihinde, “Ömer’in kadınları” kontenjanından diziye giren, başka hiçbir dişi sineğe nasip olmamıştır. Zira üçüncü şahısların en cooluydu kendisi. Ayrıca konukluğunu bilip, misyonunu en güzel şekilde tamamlayarak tek bölümde aramızdan ayrılmış ve takdirimizi kazanmıştı. Bu sayede aylar sonra karşımıza yeniden çıkacağı zaman bile hevesle beklenip alkışlarla karşılandı. Birileri gibi, Mehter Marşı ile gelip, İzmir Marşı ile uğurlanmadı özetle!

Kıskançlık bir kadına bu kadar mı yakışır? Defne’ye yakıştığını en çok bu bölümde anlamıştım ben. İlk defa gerçek, aşırı derecede güzel (x5) ve son derece karizmatik (x5) bir rakibe karşı duyulan; onda ritim bozukluğuna ve kalp çarpıntısı yol açan, ölümcül etki yaratan, midesini ekşiten hırs dolu bir kıskançlıktı bu. Öyle ki Defne’yi ev basmaya kadar sürüklemişti.


Defne uydurduğu bahanesiyle Ömer’in kapısına dayanmadan birkaç dakika önce, kim olduğunu bile bilmeden, duruşu, oturuşu ve zarafetinden etkilendiği kadının aslında Defne olduğunu öğrenen Ömer’in sevinci görülmeye değerdi. “Defne, vallahi Defne!” Ondan sonrasını hangi Kiralık Aşk izleyicisine sorsanız replik replik bilir zaten. “Feryâl Hanım gelmedi mi?”, “Feryâl Hanım gelmiyor mu?”, “Feryâl Hanım da gelecek zaten.” diye diye kendini ayan beyan ortaya koyan Defne, Ömer kadar bizi de keyiflendirmişti. Hele ki “Maşallah saat 10! Artık nasıl iş şeysiyse o?” cümlesindeki imayı, kıskançlığı ve gerilimi Kiralık Aşk izleyicisinden başkası anlayamaz. İtiraf edin Defne tonlamasıyla okudunuz bu cümleyi değil mi?

Bölüm boyunca tüm tatlı çekişmelerinin fonunda çalan şarkı neye ihtiyaç duyduklarına dair mesajı da veriyordu aslında; “aşk lazım”… Defne kendini ve hislerini acemice ortaya dökerek Ömer’e belli etmeseydi, bu tür konularda sonra derece temkinli ve ürkek davranan Ömer belki daha uzun süre kıskançlık sarmalında kendini yiyip bitirecek ve Defne’ye hislerini bir türlü söyleyemeyecekti. Çünkü bizim bildiğimiz Ömer İplikçi, karşı tarafın elinden emin olmadan kendi elini asla açmaz. Bu nedenle 10. bölümü bu ilişkide önemli bir basamak olarak görüyorum ve her izleyişimde aynı kalp çarpıntılarını hissediyorum.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER