Ekranın hayata meydan okuyan kadın karakterleri

Ezel - Eyşan (Cansu Dere)
Ilgaz Gökırmaklı

İzlediğim en iyi dizi hangisi diye düşünsem, akla gelen ilk cevaptı Ezel. Sendromlu olarak bilinen Pazartesileri bile anlamlı kılardı. İzlediğim Türk dizileri arasında en “en” kadroya ve hikayeye sahip dizi olduğuna inancım hala değişmedi. Her türlü ihanet, üç kağıt, kötülük ve takıntıya varan aşklar ve her şeye rağmen vefalı olmanın konu edilmişti. Hiç garip değildir ki, bu ihanetlere sebep olan bir kadın vardı. İzlerken her seferinde kendinden nefret ettiren, iyilik ve kötülük arasında sıkışmış bana göre en gerçek karakter olan Eyşan’dan bahsediyorum. Nam-ı değer güçlülük abidesi.

Eyşan, bir kadının yeri geldiği zaman ne kadar soğukkanlı ne kadar vicdansız ama bir o kadar da sevilesi olduğunun en net örneği oldu. Güzelliği, insanın kalbini sökecek kadar gözü kara oluşu ve asla yanından ayırmak istemediği gücü ile her erkeğin sahip olmak isteyeceği bir kadındı. Sanırım Eyşan’ı en iyi anlatan cümle, onun sevgisine sahip olmayı en çok isteyen Cengiz’den geldi: “Eyşan nakit para gibidir, herkes ona sahip olmak ister.” Haklıydı, herkes ona sahip olmak istedi. Fakat söz konusu Eyşan olunca, “sahip olmak” eylemi her seferinde anlamını yitirdi.‘Bir sabah kalkıp, bir çırpıda bütün hayallerinden vazgeçecek’ kadar güçlüydü Eyşan. Bence gücünü karşındakini delip geçen bakışlarından alıyordu. Kalbi daima tek bir kişiye ait olsa da çok sevdiği Ömer’e (Ezel), kendisine olan aşkı yüzünden gözünü kırpmadan herkese ihanet eden Cengiz’e, canından çok sevdiği oğluna ve bütün bunları yapmasına neden olan Bahar’a, hep zarar verdi hem de bile isteye. Fakat en büyük zararı da kuşkusuz kendisineydi.

Eyşan,“Bilir misiniz babalar kızlarına ellerini uzatırsa, kızlar onu cehenneme kadar takip eder.” demişti bir keresinde. Fakat ne yazık ki asla elini tutan bir babası olmadı. Bunca yolu elleri yara bere içinde olan, o yalnız ama güçlü kız çocuğu ile yürüdü. Belki de bundan dolayı ‘güçlü olmak zorunda olanlar’ tarafındaydı. Sevgisini bile gölgeleyen güç arzusu onun sonunu getirdi desek yanlış olmaz. Ve eminim bin kere daha gelse şu dünyaya, bin birinci kez yine kendi bildiğini okurdu Eyşan. Bütün pişmanlıklarına, her tövbesine rağmen.Hep nefret ettiği babasından tek bir cümle miras kaldı ona. Belki de hayattaki en büyük yanlışları yapmasına sebep olan o cümle…“Sevgi zayıflıktır derdi hep babam belki haklıydı da… Yeniden başlamak istiyorsan güçlü olman gerek, sevdiklerini unutman gerek.” İşte bu cümleden Eyşan’ı anlayabilmek mümkün. Yaptığı onca ihanete, akıl almayan kötülüklere rağmen kendini asla ezdirmedi. “Bazen yaşamak için öldürmek zorundasın. Bazen yaşamak için içindeki sevgi seni öldürmeden sen onu öldürmek zorundasın.” kararlığındaki Eyşan’ın gücünden şüphe etmek mümkün mü?

Ezel dizisi öyle bir sonla veda etti ki, viran eyledi sonra da çekip gitti. Oysa çok farklı planlamıştı Ömer. Ali’yi affetmeye, Cengiz’i cezalandırmaya, Eyşan’ı alıp götürmek için geri dönmüştü, olmadı. Ezel’den geriye televizyon tarihimize çok şey kaldı. Saymakla bitmeyecek anlamlı replikler, insanın kalbini ezen sahneler ve her biri o rol için yaratılmış hissi uyandıran oyunculuklar.. Bunlardan en unutulmazı da karşısına çıkan her erkeğin kalbini çalan sonra da o kalbi parçalayan Eyşan’dı. Tüm öfkelerimize, yaptığı her ihanete rağmen bir Eyşan geçti hayatımızdan. Soğukkanlılığı, vicdansızlığı, asla susturamadığı kötü kalbi ve sevgisini yok etmek pahasına sahip olduğu gücü ile…

Not; hissedebilen bütün benliğimle özledik be Ezel<3
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER