Aşkın masalsılığı vurgulanmak istenirken sakar ama güzel, geçmişi acıklı hikâyelerle örülü bu yüzden de güvensiz, aşık ve de çok tatlı "tek tip" kadınların ekranı istila ettiği şu günlerde; güçlü, sarsılan ama yeniden başlamayı da beceren, aşık ama tutsak olmayan kadınları izlemek ne kadar da zorlaşıyor. Güçlü kadın olmak "kirli oynamak"tan kaçınmamaya indirgeniyorken, elleri temiz kalırken güçlü de olmayı başarabilen kadınların varlığını hatırlamak gerek.

O, ekran yolculuğunu yaparken, ben kim bilir ne yapıyorken ıskaladığım, ama şu ara izleyip en sevdiklerim listemin şöyle en üst sıralarından birine yerleştirdiğim bir güçlü kadın: Deniz, benim yolumu aydınlatan...

Bir trafik kazasında kaybettiği anne babasının yokluğuyla savaşmakla kalmayıp, kız kardeşine aile olmaya da çabalamış küçücük yaşında. Bu çabasına türlü cadılıklarıyla karşılık veren kız kardeşi Irmak, geçen yıllarla cadılık çıtasını arşa fırlatırken, Deniz'in karşısına çıkıp ona hem dost hem kardeş olan Narin'le dostlukları, şu ekranda görüp görebileceğimiz en sıkı "girls team" miş meğer ya!

Sınandıkça eksilmeyen, hayat ona ekşi limonlar servis ettikçe sızlanmak yerine yanına ne isteyeceğini bilen, inkâr etmenin yokmuş gibi yapmanın çok da kötü bir şey olmadığını hatta hayatı katlanır kıldığını keşfetmiş, hayır demeyi nikah masasında bile becerebilen, kendini seven, aşık da olan ama aşık olurken karakterini, önceliklerini kaybetmeyen, yabani kaplanı tatlı kedicik kıvamına getirebilen, kendine saygısını hep koruyan ve kız arkadaşın kıymetini bilen çılgın, tatlı ve güçlü kadın Deniz, iyi ki tanıdık seni...