Haylaz fakat temiz kalpli öğrenciler ile otoriter ancak sevgi dolu öğretmen hikayesini temel aldığından ötürü, bir nevi modern “Hababam Sınıfı” idi Hayat Bilgisi dizisi. Bu durumda Afet Öğretmen de dişi Mahmut Hoca’ydı. Hoca camide, hoca camide! Verdiği öğütlerin yanı sıra, en unutulmaz repliğiyle de buydu. Ancak kendisini benim gözümde esas unutulmaz yapan şey hayata karşı güçlü duruşuydu.

Kendini mesleğine ve kardeşine adamış, prensip sahibi bir kadın olarak, zorlu bir hayat sürmüştü Afet Öğretmen. Genç yaşta kaybettiği anne babasının ardından kardeşi Kerem’in sorumluğunu üstlenmişti. Öğretmenlik gibi, birçok çocuğa ebeveynlik yapmayı gerektiren bir mesleğin mensubu olarak, bu sorumluluğunu zorlanmadan almış olsa da, bunun yanında meslek hayatı boyunca hem tayinler, hem de anlayışsız idarecilerle uğraşmak zorunda kalmıştı. Bana kalırsa Afet Öğretmen’i, gittiği illerin ilçelerin, görev yaptığı köylerin fiziki şartlarından çok; sorumluluk almaktan çekinen, öğrencilerinin hayatına pozitif etki etmek, onların ufkunu genişletmek yerine mesai saatini doldurup maaşını almakla ilgilenen idarecilerle, öğretmenlerle mücadele etmek daha çok zorlamıştır.

Ancak her seferinde bu mücadeleye yılmadan devam etme gücünü ve haksızlıklara tahammül etmeyerek gerekirse onuncu, on birinci köylere gitmeyi göze alma cesaretini de; öğrencilerinin hayatlarındaki tek şanslarının eğitim olduğuna inanmasından almıştı. Bu nedenle de dik duruşunu ve öğrencilerine erdemli bir insan olmayı öğretme azmini hiç kaybetmedi. Çünkü “idealize” edilmiş bir karakter olsa da, kendisinin de dediği gibi idealist biri değildi, o bir eğitimciydi!

Yahu kadın o çatlak karşı komşusu Ürperi Hanım’a ve onun kardeşi Ruhi’ye katlanmıştı yıllarca. Güçlü duruşunu ispatlamak için başka kanıta ne hacet?