Özellikle final sezonuyla her bölüm farklı farklı ruh haline sürüklenen Don Draper, sonunda mutluluğu bulmuştu. Don için mutluluk, istediği zaman istediği şeyi yapabilmek özgürlüğüydü bir bakıma. Hayat herkesi farklı yere sürüklerken, Don’ı sürükleyemezdi. Sürüklerse de bu Don izin verdiği için olurdu. “Pes mi edecek, reklamcılığı mı bırakacak?” soruları kafamızda uçuşurken o yine Don Draper olmanın verdiği yetkiye dayanarak hayatını dilediği gibi yaşadı.

Don Draper olmak, küllerinden doğmayı gerektirir. Don Draper da her şey bitti sandığımız o anda küllerinden doğdu, silkindi, ayağa kalktı. Ve yıllardır izleyenin aklına kazınmış olan o reklama imza attı. Çünkü mutluluk, Don Draper’ın ellerinde şekillenince daha bir güzel.

Peki Don bugün nerededir, ne yapıyordur? Muhtemelen kafası bir şeye kızdığı için bir toplantıyı terk ederek arabasına atlamış, yol onu nereye götürürse oraya gidiyordur. Biraz dolanıp, yeniden ilhamla dolduktan sonra ise gelir bir başka efsanevi reklama imza atar. Çünkü o Don Draper’dır!

Bizim tatlı, çılgın reklamcımız Peggy, sonunda aşkı bulmuştu. En az kendi kadar çılgın (Peggy-Stan denilince aklıma gelen en çılgın sahne, çıplak bir şekilde çalıştıkları sahnedir.) Stan ile çıktıkları bu aşk yolculuğunda bir hayli sarsıntılı zamanlar geçireceklerini tahmin ediyorsunuzdur. Peggy, çalkantılı ilişkilerini stabil tutmayı başarmış, Stan’le ilişkilerine devam ediyor. İş hayatında ise bu kadar sabırlı olmamış. Ne de olsa Don’ın elinde yetişti. Mutluluk onun için de önemli. Neden Stan’le beraber kendi küçük ajansını açmasın ki?