“Bir resmin içine
girmek…”
Hülya, sevilmek isteyen bir çocuk. Hülya, sevilmek isteyen bir
kadın. Yoksullukla sınandığı çocukluğunda, dünyanın en güzel gözlerine sahip
bir oğlan çocuğunun gözlerinde boğulmayı göze alan bir kız çocuğuydu o.
Dilinden düşürmediği zenginlik, dilinde kalmış. Kalbi, yerini yurdunu bilmediği
bir oğlan çocuğu için atmıştı. Hangimiz birinden hoşlanmadık küçükken? Hangimiz
en ufak bir kalp çarpıntısını aşk sanmadık? Masumdu Hülya, belki de hikayenin
en masumu.
Bir resmin içine girmek istiyordu sadece. Birileri
tarafından sevilmek. Mal, mülk, para, itibar değildi istediği; sadece
sevilmekti… Kerim fakir olsa yine de peşinden koşardı. Dünyanın en güzel gözlü
çocuğuydu o, nasıl koşmasındı!
İnsanız, sevilmek isteriz. Bir resmin içinde yer almak,
kalabalıklara karışmak isteriz. Hülya da istedi, istesin. Üç kişilik bir resim
çizdiler şimdilerde, o resmi kimse ellemesin…
Yazı devam ediyor...