Kırk yılda bir gibisin: Barış Arduç

Birazcık geriye gidelim, henüz yaz ayları, dizinin yeni patladığı dönemler. Belki de Barış Arduç'un bu samimi kalbiyle ilk kez karşılaştığımız anlar. Bir bakıyorsunuz, Kansersiz Yaşam Derneği'nin düzenlediği Sporcu Melekler Projesi kapsamında gitmiş kürekler çekiyor, kısa sürede tırmandığı zirveyi sessiz ve sakin bir biçimde sindirmiş, üstüne destek olmak için sosyal sorumluluk projelerinde bile yer almaya başlamış kocaman kalpli bir adammış o. Birkaç hafta sonra bir bakıyorsunuz, prestijli ve her sene rutin olarak düzenlenen bir derginin ödül gecesine ödül vermeye gitmiş, 'Hayat yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen erkek kim?' sorusuna, hiç düşünmeden 'dedem' diye cevap verebilecek kadar içten ve samimi.

Sonra tekrar dönüp başka bir yerde görüyorsunuz, yine bir sosyal sorumluluk projesinde yerini almış ve söylediği türkü çok beğenildiği için utangaçlıktan yüzünün kızardığını engelleyemeyecek kadar doğal ve yalın. Sonra bir duyuyorsunuz ki yoğunluktan ve yorgunluktan hasta olmuş, talihsiz bir hastalık sebebiyle üç hafta istirahat mecburiyeti almış ve kimsenin kolay kolay cesaret edemeyeceği bir yöntemle (special thanks vol 3. to Ortaks Yapım^^) ona özel olarak ithaf edilmiş, herkesin yanında olduğunu göstereceği bir etiketle (#seninleyizBarışArduç) onsuz bir bölüm hazırlanmış.

O gece -eksiksiz- tüm ekip arkadaşları onun yanında olduğunu belirten paylaşımlar yapmış, güzel kalbini gören herkes elinden geldiğince ona destek olmuş, o kadar ki o gece ülke gündemi yetmemiş dünya gündemine girilmiş. (Bütün bunlar Ömer İplikçi sevgisi mi sadece? Hiç zannetmiyorum.^^) Bir bakıyorsunuz hastalığını tam atlatamasa da mecburen sete dönmüş ve setin önünde saatlerdir bekleyen çılgın kalabalığa çıkmış, 'Hava çok soğuk, burda beklemeyin üzülüyorum, hepinizle tek tek fotoğraf çekilicem' diye açıklama yapacak kadar hayranlarına saygılı ve anlayışlı. Hani derler ya, kalbinin güzelliği yüzüne yansıyan insanlardan o.
 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER