Kırk yılda bir gibisin: Barış Arduç

Kırk yılda bir gibisin: Barış Arduç
'Biraz mucize gibi aslında...'

Yazın dolu dolu kıpır kıpır enerjisinden uzaklaştığımız, sıcacık günlerin yerini soğuklara bıraktığı aylardan Kasım ayında, herkesin onu bir şekilde daha fazla tanımaya başladığı ve artık isminin sıkça duyulduğu o günlerde, bir dergiye verdiği röportajın ilk cümlesinde söylediği gibi, böyle başlıyor Barış Arduç'un hikayesi aslında. Onu tanıdıkça durduğu noktanın ve şu anda içinde bulunduğu hayatın mucizelerden ibaret olmadığını anlıyorsunuz ama onun bizim hayatımıza giriş şekli kesinlikle 'mucize'.  Ve ben 'mucize'lere inanmak isteyen tarafımla konuşmak istiyorum onu bugün.
 
Barış Arduç'un biz onu bu kadar gündemimize almadan önceki hikayesini bir kısmımız az çok biliyoruzdur, bilmeyenler de artık öğrenmiştir ya da duymuştur sanıyorum. Kendisi kökenleri Karadeniz'e dayanmasına rağmen annesiyle babası göç etmek zorunda kaldığı için İsviçre'de doğmuş ama çok geçmeden geri dönüş yapmış ve ondan sonra hayatını Türkiye'de kurmuş.

İlk tökezlemeyi çok emek harcayarak girdiği spor akademisinden ayrılmak zorunda kalarak yaşamış ve adeta  'Bazen hayat, herşey bitti dediğimiz anda yeniden başlar' sözünün canlı örneği olmuş.  Bundan sonrasını artık nasıl adlandırırsınız bilmem, tam da o sıralarda Ayla Algan'la tanışmış ve tabii ki sektöre kazandığı isimlerle bilinen duayen şaşırtmayarak ilk 'mucize'yi görmüş Barış'ta ve elinden tutup yürümesine destek olmuş. (Special thanks vol.1 to Ayla Algan^^) Ondan sonrası bir anda gümbür gümbür gelmese de bebek adımlarıyla ilerlemesini sağlamış Barış'ın. Yan rollerinde yer aldığı çeşitli dizi ve sinema projeleri , başrolünde olduğu bir sinema filmi projesi ve nihayetinde 'Kiralık Aşk'. Ve Kiralık Aşk'la, Barış'ın ete kemiğe büründürdüğü rolle hayatımıza giren; gurur ve önyargıları ile aşkı arasında sürekli çatışan, geçmişten gelen Mr.Darcy ve günümüzün 'dışı seni içi beni yakar' idolü, işkolik ve mesafeli 'Christian Grey' ile harmanlanmış seksi ve cool, hatta biraz da snob ama bir o kadar da görünen buzdan duvarlarının ardında sıcacık kalpli 'Ömer İplikçi'. Özetle her genç kızın hayalinde yatan 'beyaz atlı prens'.



Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER