Songül'ün yönü belli: GÜNEY!

Gözlerin güzelliğine gel 
Hırçın kız

Küçük yaşta mağdur olan, hayata karşı gardını alan kız, bunu spor olsun diye değil kendisini savunmak için yapıyordu. Hayatın acımasızlığı, dikenli yolu, tatsızlığı vardı. Songül’ün ise bunların hepsiyle baş etmeye çalıştığı sert görünümü. Dimdik durmak felsefesi olmuştu. Kalbi yumuşarsa, kolu kanadı kırılabilirdi. Acırsa, acınacak hale düşebilirdi.

Evi, yurdu, her şeyi yetimhane olmuştu. Ve oradaki kızlar kardeşi, anası, babası, sırdaşı olmuştu… Yaşı arkadaşlarından büyük değildi; yalnız yüreğinin büyüklüğü onu daha olgun yapıyordu. Yenilmemek için, güçlü görünmek için daha fazla çaba sarf ettiği belli oluyordu.

Gönül işlerine pek inandığı söylenmezdi. Kim bilir, belki de kimseleri kırmak ya da kırılmak istemiyordu. Hüzün yaşamak istemiyordu. Belki de güven duygusunu yakalaması zordu. TGünlerden bir gün karşısına Leonardo Güney çıkıp Eros’un okunun Songül’e saplandığını söyleyene kadar…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER