Üst
Kat Komşusu Suzan’ı kim unutabilir?
Televizyonlarda
galiba tek rol oynayıp bu kadar hatırlanan en önemli kadınlardan birisiydi Üst
Kat komşusu Suzan Hanım. Figen İskender tarafından canlandırılan
Suzan Hanım, ne iş yapardı bu Suzan, neden yalnızdı? Bu ve benzeri sorularının
cevabı yok ama alt katlarında yaşayan Kaygısızlar karıları, kocaları Memnun’u
bu kadından bir türlü uzaklaştıramazlardı. Zeynep de kıskanırdı
kocasını, bir şey yapamazdı gerçi İsmail.
Kaygısızlar, bir absürd diziydi, her
an her şey olabilirdi. İlk bölümlerden itibaren bu kimliğini korumuştur.
Çöpçünün, süpürdüğü çöpleri sokağa serili halının altına süpürmesi gibi, Eleman’ın
karşılıksız aşkına isyanını kanguru kıyafetiyle dizlerinin üzerinde yürüyerek
ağır tonda okuduğu “Oynama Şıkıdım” şarkısıyla isyan etmesi gibi…
Dönemin
siyasal gelişmelerine, olaylarına, reklamlarına, televizyon dünyasına sürekli
bir gönderme yapılır. 90’larda
Özel Televizyonların gücünü kullanan büyük şirketler, özellikle de bankalar,
birbirinden renkli reklamlar yaptırıyordu. Birçoğunun sloganını hâlâ
hatırlıyoruzdur eminim. Kaygısızlar’da bu sloganlarla uslu uslu, küçük
küçük dalgalar geçilirdi. “Aaa neden uçmuyor bu mısırözü yağı, galiba bozuk”
diyen Terbiye vermiştir bu örneği bize.
İkinci
sezonla birlikte bu göndermeler ve benzetmeler daha sık yapılacaktır. En çok da
reklamlarla dalga geçilir. Bu sayede hatırlarız 20 yıl önceki reklamları.
Pardon denilen banka reklamını, şapkasız çıkmam abi denilen “MFÖ’lü BP
Reklamı”nı, ya da “Bu bu nedir bu” replikli reklam… “Yıka ve çık” sloganlı
şampuan reklamına “Kimin bu kadar acelesi olur?” cevabıyla verilen ayar.
1995
Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın galiba en başarılı olduğu yıllardan
birisidir. Avrupa Şampiyonası’na giderken eleme grubunda yaptığı o
karşılaşmalar akılardan çıkmaz, özellikle de İsviçre’ye atılan gol. Milli
Takım’a özel göndermeler de dizide kendine yer bulur.
Gülçin’i
ilk sezonun biten bölümlerinde bırakan Eleman, çalıştığı yerde gördüğü Burcu’ya
aşık olur. Burcu için zaman zaman hayaller kuran, bu hayallerini
gerçekle karıştıran şaşkın bir aşıktır. Ancak tesadüfe bakın ki, Burcu, Eleman’ın
deyişiyle Manyak Kültigin’in kız kardeşidir ve Kültigin,
kız kardeşine bakanlara hiç de iyi yapmıyordur.

Böylesi olaylar ancak Türk Filmi’nde olur ancak bu bir Türk Dizisi demiştir bir bölümünde bir oyuncu. Yaşanan tesadüfler de ancak Türk Dizileri’nde hatta Kaygısızlar’da görülür.
Kız kardeşine kimseyi yaklaştırmayan Kültigin de, Memnun Kaygısız’ın kızı Hostes Kaygısız’a aşık olacaktır. Aşkından yazdığı mektup unutulmazlar arasındadır.
Su istasyonu işleten Kaygısızlar’ın en büyük kızları Hostes durur dükkânda. O dönemlerde İstanbul’da her köşede bir su istasyonu bulunurdu. Şimdinin damacana su satıcılarının yerinde o istasyonlar vardı. Buna “Açık su” da denilebilir.
Yanınızda götürdüğünüz damacana, bidon, şişe gibi kaplara benzin pompası benzeri pompalarla su konulur, pompanın yazdığı miktarda ödeme yapılırdı. Ankara suyu ise musluktan içilebilir olmasıyla ünlüydü. Tarih 1994-1995’ti ve her şey galiba daha farklıydı o dönem.
Efsane Tipler’den Eleman ve Burcu’nun çalıştığı hızlı yemek salonu sahibini ayrıca hatırlamak gerekecektir. Maalesef hayatını kaybetmiş Mustafa Arslan tarafından canlandırılan bu müdürün adı, ilerleyen bölümlerden birisinde Musti olarak anılacaktır. Amerika’da ne okuduğu belli olmayan ancak her şeyi Amerika’dan öğrenmiş, otoriter, kuralcı bir patrondur. Eleman’a pek göz açtırmaz, dükkânını ve dükkanındaki disiplini sürekli korumaya çalışır. İlerleyen zamanlarda o da kalbinin sesini dinleyecek ve Burcu’nun yurtdışından gelen arkadaşı Miss Sedef’e aşık olacaktır.