Kömür emektir. Kömür
ekmektir. Kömür sevdadır. Kömür tek yürek olmaktır. Her gün yerin binlerce
metre altındaki karanlığa adım atarken, umudun ışığına tutunarak gidersiniz.
Bir avuç siyah taş uğrunda bir ömür geçer. Tek amaçları hayat gailesidir. Türk
halkının kömür ile tanışması ise tam anlamıyla 13 Mayıs 2014 gününe denk
geliyor. O günden sonra “Maden nedir? Madenci kimdir?” sorularını belleğimize
kazıdık. Biraz da geç kaldık. Hatırladığım kadarıyla bu güne dek madeni ideallerinin
ötesine taşıyan ve tüm sorumluluğunu göğüsleyen bir mühendisin hayatından
kesitlere tanık olmadık. Eğer dizinin tam içeriğini bilmeseydim ve/ya ilk
tanıtımına denk gelmeseydim ismi itibariyle sevdanın siyah (kavuşamama) hâlini
izleyeceğimi düşünürdüm. Hâlbuki Kara
Sevda adının, içinde barındırdığı birden fazla anlamı olduğunu
düşünüyorum.
Kara Sevda’nın
teaser’ı çıktığında aklımın bir köşesinde bu düşünceler dolaşmaya başladı.
Anladık ki bir madencinin kara sevdasına şahit olacaktık. Ardından diğer
tanıtımları televizyon ekranıyla buluştu. Fragmanlarındaki görsel efektler, su
altı sahneleri dikkatimi daha çok çekmeyi başardı. Tabii ki fragmanlara aldanıp
da bir yapımın iyi mi, yoksa eksikleri mi olmuş diye yorum yapmak doğru
olmayacaktır. Tanıtımlarını ilgi ve beğeniyle izlediğim doğrudur. Bu nedenle ilk
bölümü özellikle merak ediyordum. Beni düşündüren, aklıma soru işaretleri
bıraktıran ve eksik hissettiğim yanları da vardı.
Sevda gözlerden ruha girer.
Girdiği kapıyı ardına kadar açmasını bildiği gibi, bazılarını kapatmasını da
bilmektedir. Sevda bir defa ruha girdiğinde tüm benliğini sarar. Hastalık
gibidir. Bir defa girse çıkmak bilmez. Çıksa da ruhunu delik deşik eder.
Gözlerinin ferini söndürür. Aklın mantığına ulaşmaz. Mantığa asla işlemez. Sevda
mucize midir? İki farklı dünyadan göçüp gelen, iki kalbi bir yapan varlığa
mucize demek ne derece doğru olur? Mucize kaybolur mu? Ya da tılsımı azalır mı?
Şarkıda da dediği gibi “Bir sevmek bin defa ölmek demektir.” Seversin ve bin
defa ölürsün. Her öldüğünde de parçalarını dağılmaktan toplayamazsın. Sevmek,
sevdalanmak böyle bir şeydir işte. Ne yapsan olmaz. Yapmasan yüreğin kalır. Bundan
bir – iki hafta önce bana tesadüf senin
için ne ifade ediyor diye sorsalar: “Hayata tutunmanın başka bir nedenidir.”
derdim. Şimdi ise “Kendini kandırmanın bir başka göstergesidir.” derim. Kemal ile Nihan’ın sevdaları karanlık yollardan geçerken önlerine hiçbir
zaman elmaslar serilmeyecek. Onlar zaman içinde, içlerindeki kömürleri
aşklarının yardımıyla elmasa dönüştürecekler.
Görsel zevke hitap eden
jenerikleri severim. Bıkmadan da izlerim, lakin kötülerine tahammülüm yoktur. Bu
konuda pek fazla terim ve program bilmem. Sadece içimde nasıl görmek istiyorsam
ona göre sezgilerimi ifade ederim. Kara
Sevda’da ise başta jeneriğin olmaması içimi ferahlamıştı, fakat bu defa da kadroda
yer alan isimlerin yazılarını okumakta güçlük çektim. Bilmeyen bir izleyici
denk geldiğinde ise “Kim kimdir?” bulduramaz. Müzikler her zaman olduğu üzere Toygar Işıklı notalarından çıkıyor. Tek
handikabı ise diğer Ay Yapım
projelerinde olduğu gibi benzer ezgilere sahip tınıları duymaktayız. Yönetmen koltuğunda
hikâyeyi bize Hilal Saral anlatıyor.
Bunun dışında yüzlerine, oyunculuklarına daha önceden tanık olduğumuz birçok
deneyimli isim (Zerrin Tekindar, Burak
Sergen, Kürşat Alınaçık, Zeyno Eracar, Neşe Baykent, Kaan Urgancıoğlu gibi)
Kara Sevda kadrosunda yer alıyor. Neslihan Atagül (Nihan Sezgin)
sıcakkanlı bir kadın. Akdeniz kadını tanımlamasına birebir uyuyor. Sahnelerinde
Neslihan Atagül’ü izlerken içimin kaynadığını hissediyorum. Farklı bir aurası
olduğu kesin. Burak Özçivit’i (Kemal
Soydere) ise ilk defa “haylaz oğlan” rolünün dışında görüyorum. Bu benim için, Burak
Özçivit açısından değişik bir izlenim oldu. Eski Kemal ve yeni Kemal ayrımını
yapmama olanak sağladı.
Maden ve maden kazalarıyla
ilgili sosyal mesaj, dikkatimizi çekmeyi arzu edilen ölçüde başardı. Ülke
olarak en büyük yaralarımızdan biridir maden. Bu nedenle düşünene ve düşündürene
teşekkürü borç bilirim. Sanıyorum ki bazı sahnelerde gerçek görüntülerden de
yararlandılar ve/ya sahne o kadar iyi kurgulandı ki gerçekten bir kesitmiş gibi
algılamamı sağladı. Ay Yapım bu gibi sosyal içerikli mesajları en iyi şekilde
kullanan ve izleyiciye ileten yapımlardan biridir. Sadede gelecek olursam; bu
kadar hafta boyunca görücüye çıkmak için uğraştılar, emek verdiler. Umarım
emeklerinin de karşılığını reyting sisteminde görürler. Kara Sevda senaryonun akışı ve yönelişi açısından birkaç bölüm
daha bakabileceğim dizidir. Emekleri boşa çıkmasın, yolları elmaslar gibi
parlak olsun.
Mortissa